Bunlar birbiriyle arkadaş olup, burada olduğu gibi, dai-
ma birbirini takip ediyorlar. onun için, kalb, takva ile
seyyiattan temizlenir temizlenmez, hemen onun ardında
imanla tezyin edilmiş ve süslendirilmiştir.
kur’ân-ı kerîm, takvayı üç mertebesiyle zikretmiştir:
Birincisi şirki terk, ikincisi maasiyi terk, üçüncüsü masi-
vaullahı terk etmektir.
tahliye (
¬n
«p
?r
ë
n
J
) ise hasenatla olur. Hasenat da, ya kalb-
le olur, veya kalb ve bedenle olur, veyahut mal ile olur.
A’mal-ikalbîninşemsi,imandır.
A’mal-ibedeniyeninfihristesinamazdır.
A’mal-imaliyeninkutbu,zekâttır.
Sual:
(1)
p
Ör
«n
¨r
dÉp
H n
¿ƒo
æp
erD
ƒo
j n
øj/
ò s
dn
G
hâl iktizasına göre icaz ise
de, aynı manayı ifade eden
(2)
n
¿ƒo
æp
e rD
ƒo
ªr
dn
G
kelimesine naza-
ran itnaptır (uzundur). evet,
r
?n
G
harfi
(3)
n
øj/
ò s
dn
G
ile,
(4)
n
¿
ƒo
æp
e rD
ƒo
e
kelimesi
(5)
n
¿ƒo
æp
erD
ƒo
j
fiiliyle tebdil edilmiştir. Bu itnabın icaza
tercih sebebi nedir?
Cevap:
n
øj/
ò s
dn
G
esma-i müphemeden olduğundan, onu
tayin ve temyiz eden yalnız sılasıdır. demek bütün kıy-
met, sılasına aittir; başka sıfatlarında hiç kıymet yoktur.
a’mal-i bedeniye:
bedenin yaptı-
ğı işler, bedenle yapılan işler.
a’mal-i kalbiye:
kalbe ait ameller,
işler.
a’mal-i maliye:
mal ile ilgili amel-
ler, işler, en önemlisi zekâttır.
esma-i müpheme:
belirsiz, kapalı
isimler.
fihriste:
katalog, liste.
fiil:
bir oluş, iş, hareket bildiren
kelimeler.
hâl:
durum, vaziyet.
hasenat:
iyi ameller, iyi işler, ha-
yırlar.
icaz:
az sözle çok mana ifade et-
me.
iktiza:
lâzım gelme, gerekme.
iman:
inanma, inanç, itikat, tasdik.
itnap:
sözün uzun tutulması, uza-
tılması; daha kısa anlatımı müm-
kün olduğu hâlde uzun anlatımı
tercih etme.
kıymet:
değer.
kutup:
merkez nokta, merkez.
masiva:
Allah’tan başka bütün
varlıklar.
masivaullah:
Cenab-ı Hak’tan
başka mevcudatın tamamı.
mertebe:
derece, basamak.
nazaran:
nispeten, kıyaslayarak,
göre.
seyyiat:
seyyieler, fenalıklar, kö-
tülükler.
sıfat:
vasıf, nitelik.
sıla:
bağ-fiil.
sual:
soru.
şems:
güneş.
şirk:
Allah’a ortak koşma, Al-
lah’tan başka yaratıcının bu-
lunduğuna inanma.
tahliye:
süsleme, donama,
bezeme.
takva:
Allah korkusuyla dinin
yasak ettiği şeylerden kaçın-
ma, Allah’ın emirlerini tutup
azabından korunma.
tayin:
belirleme, gösterme, sı-
nırını çizme.
tebdil:
değiştirme, dönüştür-
me.
temyiz:
inceleyip seçme, ayır-
detme.
tezyin:
süsleme, ziynetlendir-
me.
zikir:
anma, bildirme.
1.
O takva sahipleri ki, görmedikleri hâlde Allah’a ve Onun bildirdiklerine iman ederler. (Bakara
Suresi: 3.)
2.
İnananlar, iman edenler.
3.
O takva sahipleri ki… (Bakara Suresi: 3.)
4.
İnananlar, mü'minler.
5.
İnanırlar, iman ederler. (Bakara Suresi: 3.)
B
akara
S
ureSi
| 72 | İşaratü’l-İ’caz