İşaratü'l İ'caz - page 65

ezcümle,
(1)
B /B
G
kasem olduğu cihetle kur’ân’ın azame-
tine; ve altında müstetir, gizli o mezkûr letaif cihetiyle de
davanın ispatına işaret eder.
Ve keza,
(2)
n
?p
d'
P
zat ile sıfatı gösteren bir işaret olma-
sı itibarıyla hem kur’ân’ın azametine, hem azameti ispat
eden sıfât-ı kemaliyeye işaret eder.
Ve keza,
n
?p
d'
P
işaret-i hissiyeye mahsus iken, işaret-i
akliyede kullanılması, tazim ve ehemmiyeti ifade ettiği
gibi; makul olan kur’ân’ı mahsus suretinde göstermesi,
kur’ân’ı ezhan ve enzarın nazar-ı dikkatine arz etmekle,
tesettürü icap eden hile, zaafiyet ve sair çirkin şeylerden
münezzeh olduğunu izhar ve itiraf ettirmektir.
Ve keza,
n
?p
d'
P
’nin
?
vasıtasıyla ifade ettiği bu’d,
kur’ân’ın kemaline delâlet eden ulüvv-i rütbesine işaret-
tir.
Ve keza,
(3)
o
ÜÉn
à`p
µ`r
dn
G
’daki
r
?n
G
hasr-ı örfîyi ifade ettiğin-
den, kur’ân’ın azametine ve başka kitapların mehasinin
cem etmekle onların fevkinde olduğuna işarettir.
Ve keza,
(4)
r
ÜÉn
à`p
c
tabiri, ehl-i kıraat ve kitabetten ol-
mayan bir ümmînin mahsulü olmadığına işarettir.
Ve keza
(5)
p
¬«/
a n
Ör
`jn
Q n
zamirinin her iki ihtimaline bina-
en kur’ân’ın kemalini ispat veya te’kit eder.
fikir, zekâ, hafıza, anlayış, kavrayış
kudretleri.
fevkinde:
üstünde.
hasr-ı örfî:
toplumsal alışkanlık ve
gelenek açısından (örfen) genel bir
şeyi özel bir şeye ait kılma. Mese-
lâ kitap kelimesinin Kur'ân anla-
mında kullanılması gibi. Arabca
gramerde bu "el" takısı ile yapılır.
hile:
aldatmaya yönelik düzen,
desise.
icap:
gerekme hâli, lâzım, gerekli,
lüzum.
ihtimal:
olabilirlik.
ispat:
delil göstererek iddiayı sağ-
lamlaştırma.
işaret-i akliye:
akla ait olan belir-
tiler, işaretler, alâmetler.
işaret-i hissiye:
hissî işaret, hisle
ilgili belirti; duygu yoluyla yapılan
ve algılanan işaret.
izhar:
gösterme, açığa vurma.
kasem:
yemin, and, ahdetme.
kemal:
olgunluk, mükemmellik,
kusursuz, tam ve eksiksiz olma.
keza:
böylece, aynı şekilde.
kitabet:
yazı yazma, bir maddeyi
kaidelerine uygun şekilde kaleme
alma.
letaif:
güzellikler, incelikler.
mahsul:
ürün.
makul:
akla yakın, akla uygun,
aklın kabul edeceği.
mehasin:
güzellikler, iyilikler.
mezkûr:
zikredilen, adı geçen,
anılan.
münezzeh:
arınmış, tenzih edil-
miş, uzak.
müstetir:
gizlenen, gizli, saklı, ör-
tülü.
nazar-ı dikkat:
dikkatli bakma,
dikkatli bakış.
sair:
diğer, başka, öteki.
sıfat:
hâl, keyfiyet, nitelik, vasıf.
sıfat-ı kemaliye:
olgunluk belirti-
si olan vasıflar.
suret:
biçim, tarz.
tabir:
ifade, söz.
tazim:
hürmet, ululama, büyük
sayma.
te’kit:
kuvvetlendirme, sağlamlaş-
tırma.
tesettür:
örtünme, kapanma.
ulüvv-i rütbe:
rütbe bakımından
yücelik yüksek düzeylilik.
ümmî:
okuma yazması olmayan,
okumamış.
vasıta:
aracı.
zaafiyet:
zayıflık, güçsüzlük, der-
mansızlık.
zamir:
ismin yerini tutan kelime-
ler.
zat:
asıl varlık.
arz:
sunma, bildirme.
azamet:
büyüklük, ululuk, yü-
celik.
binaen:
-den dolayı, bu se-
bepten.
bu’d:
uzaklık, uzak olma.
cem:
toplama, bir araya getir-
me.
cihet:
yön, sebep, vesile.
dava:
takip edilen fikir, iddia.
delâlet:
alâmet, işaret, iz.
ehemmiyet:
önem, değer,
kıymet.
ehl-i kıraat:
Kur’ân-ı Kerîm’i
okuyanlar, Kur’ân kıraatinde
üstat seviyesinde olanlar.
enzar:
bakışlar, bakmalar, na-
zar etmeler.
ezcümle:
bu cümleden ola-
rak.
ezhan:
zihinler, insanda akıl,
1.
Elif, lâm, mim. (Bakara Suresi: 1.)
2.
Bu [kitap] (Bakara Suresi: 2.)
3.
Kitap [Kur’ân] (Bakara Suresi: 2.)
4.
Kitap.
5.
Onda asla şüphe yoktur. (Bakara Suresi: 2.)
İşaratü’l-İ’caz | 65 |
k
ur
ân
ın
Y
üceliği
1...,55,56,57,58,59,60,61,62,63,64 66,67,68,69,70,71,72,73,74,75,...576
Powered by FlippingBook