2.
surelerin başlarındaki huruf-i mukattaa, İlâhî bir şif-
redir, beşer fikri ona yetişemiyor. Anahtarı, ancak Haz-
ret-i Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâmdadır.
3.
Şifrevari şu huruf-i mukattaanın zikri, Hazret-i Mu-
hammed Aleyhissalâtü Vesselâmın fevkalâde bir zekâya
malik olduğuna işarettir ki; Muhammed Aleyhissalâtü
Vesselâm, remizleri, imaları ve en gizli şeyleri sarih gibi
telâkki eder, anlar.
4.
Şu harflerin taktii, harf ve lâfızların havi oldukları
kıymet yalnız ifade ettikleri manalara göre olmayıp ilm-i
esrarü’l-hurufta beyan edildiği gibi adet ve sayılar misil-
lü, harflerin arasında fıtrî münasebetlerin bulunduğuna
işarettir.
(HaşİYe)
5.
B /B
G
taktiiyle, bütün harflerin esas mahreçleri olan
halk,vasat,şefe
mahreçlerine işarettir. Ve zihinlerin na-
zar-ı dikkatini şu mahreçlere çeviriyor ki; zihinler, gerek
bu üç mahreçte, gerek bunlara bağlı küçük küçük mah-
reçlerde lâfızların ve harflerin nasıl vücuda geldiklerini
hayret ve ibretle mütalâa etsinler.
ey zihnini belâgatin boyasıyla boyayan arkadaş!
Bu letaifi sıkacak olursan,
(1)
$G o
?n
Ón
c
Gn
ò'
g
içinden çı-
kacaktır.
misillü:
gibi, benzeri.
münasebet:
ilgi, alâka, yakınlık.
mütalâa:
bir şeyi etraflıca düşün-
me, tetkik etme.
nazar-ı dikkat:
dikkatli bakma,
dikkatli bakış.
remiz:
bir şeye delâlet eden şekil,
alâmet, amblem, sembol.
sarih:
açık, meydanda, aşikâr, be-
dihî, tartışılmayacak kadar açıklık.
sure:
Kur’ân-ı Kerîm’in ayrıldığı
114 bölümden her biri.
şefe:
dudak.
şifrevari:
herkesin anlayamaya-
cağı şekilde, şifre gibi, gizli ve işa-
retle yazılmış.
takti:
kesme, kesilme.
telâkki:
şahsî anlayış, şahsî görüş.
vasat:
ağız içi; gırtlak ile dudakla-
rın ortası.
zikir:
anma, bildirme.
aleyhissalâtü vesselâm:
‘sa-
lât ve selâm onun üzerine ol-
sun’ anlamında Hz. Muham-
med’e dua.
belâgat:
söz ve yazıda sanatlı
ve tesirli ifade; bir şeyde saklı
bulunan derin anlam.
beşer:
insan, insanlık.
beyan:
açıklama, bildirme,
izah.
fevkalâde:
olağanüstü.
fıtrî:
tabiî, doğal.
halk:
gırtlak.
havi:
içine alan, kapsayan, ku-
şatan.
huruf-i mukattaa:
Kur’ân-ı
Kerîm’de bazı surelerin başla-
rında bulunan, “elif lâm mim,”
“yâ sin,” “elif lâm râ” gibi İlâhî
birer şifre hükmündeki harf-
ler.
ibret:
ibret alınacak olay, iş.
İlâhî:
Allah’la ilgili, Cenab-ı
Hakka dair.
ilm-i esrarü’l-huruf:
harflerin
sırlarını ve hikmetlerini konu
alan ilim.
ima:
işaretle anlatma, üstü
kapalı ifade etme.
kıymet:
değer.
lâfız:
söz, kelime.
lem’a-i i’caz:
acze düşüren
parıltı, mu’cizelik parıltısı.
letaif:
güzellikler, incelikler.
mahreç:
sesin çıkış yeri.
malik:
sahip.
1.
Bu Allah’ın kelâmıdır.
HaşİYe:
kırk sene sonra, risale-i nur bu lem’a-i i’cazı körlere dahi gös-
termiştir.
İşaratü’l-İ’caz | 61 |
h
uruf
-
i
m
ukaTTaa