mesleğimizdeolmuşolsaydınız,mü’minleremuvafakat
etmezdiniz.Yasizonlarınmezheplerinegeçtiniz,veya-
hutsiziniçinmuayyenbirmezhepyoktur?
”
Bu suale karşı,
(1)
n
¿oD
hp
õr
¡n
à°r
ùo
e o
ør
ën
f Én
ªs
fp
G
diye, Müslüman-
lardan olmadıklarını sarahaten söyledikleri gibi, hasrı ifa-
de eden
(2)
Én
ªs
fp
G
ile, muayyen bir mezhebi olmayanlardan
olmadıklarına işaret etmişlerdir. Ve keza, devamı ifade
eden ism-i fail sigasıyla
(3)
n
¿oD
hp
õr
¡n
à°r
ùo
e
demeleri, mü’minle-
re karşı yaptıkları istihzanın, daimî bir sıfatları olup, bila-
hare arız olmuş sıfatları olmadığına işarettir.
(4)
r
ºp
¡p
H o
Çp
õr
¡n
à°r
ùn
j *n
G
: Yani, “
Allahonlarıistihzaediyor
.”
Bucümleninevvelkicümlelereatfedilmeyerekatıfsız
zikredilmesininesbabı:
eğer atfedilmiş olsaydı, ya
n
¿oD
hp
õr
¡n
à°r
ùo
e o
ør
ën
f Én
ªs
f p
G
cümlesi-
ne atfolurdu; bu ise, bu cümlenin de
(5)
r
ºo
µ`n
©n
e És
f p
G
cümlesi-
ne te’kit olmasını icap eder.
Veya
r
ºo
µ`n
©n
e És
f p
G
cümlesine atfolurdu; bu dahi, bu cüm-
lenin onların sözlerinden biri olduğunu iktiza eder.
Veya
(6)
=Gƒo
dÉn
b
’ya atfolacaktı; o vakit, Allah’ın onlara
olan istihzası halvet zamanıyla mukayyet olacaktı. Hâl-
buki, Allah’ın istihzası daimîdir.
eğlenme, inceden inceye dokun-
durarak alay etme.
keza:
böylece, aynı şekilde.
meslek:
gidiş, tutulan yol, sistem.
mezhep:
dinde tutulan yol, dinde
anlayış ve ibadet yolu.
muayyen:
tayin edilmiş, belli, be-
lirli.
mukayyet:
kayıtlı, sınırlı, bağlı.
muvafakat:
razı olma, müsaade
etme, kabul etme.
mü’min:
iman eden, inanan.
sarahaten:
açıkça, açıktan açığa.
sıfat:
hâl, sıfat, keyfiyet, nitelik; -
gr. isimleri, renk, sayı, koku, mik-
tar, derece, yer, sıra vb. bakımlar-
dan niteleyen, özelliklerini belir-
ten kelime.
siga:
kip, kalıp.
sual:
soru.
te’kit:
kuvvetlendirme, sağlamlaş-
tırma; üstüne basma, tekrarlama.
zikir:
anma, bildirme.
arız:
sonradan meydana gel-
me.
atıf:
bağlaç; bir kelime veya
cümlenin, önceki kelime veya
cümleye bağlanması.
bilahare:
sonra, sonradan,
sonraları.
daimî:
sürekli, devamlı.
esbap:
nedenler, sebepler, va-
sıtalar.
evvel:
önce.
halvet:
tenhaya çekilme; yal-
nız ve tenha kalma.
hasr:
umumîlikten çıkarma,
sınırlama.
icap:
gerekme hali, gerekli ol-
ma.
iktiza:
lâzım gelme, gerekme.
ism-i fail:
fiili, işi, eylemi ya-
pan, özne.
istihza:
alaya alma, birisiyle
1.
Bizler mü’minlere karşı ancak alay edici insanlarız. (Bakara Suresi: 14.)
2.
Ancak. (Bakara Suresi: 14.)
3.
Alay ediciler. (Bakara Suresi: 14.)
4.
Bakara Suresi: 15.
5.
Muhakkak sizinle beraberiz. (Bakara Suresi: 14.)
6.
Derler. (Bakara Suresi: 14.)
İşaratü’l-İ’caz | 175 |
m
ünafıklar
B
ahSi