İşaratü'l İ'caz - page 142

İkincisi
:
(1)
És
æ`n
e'
G
ihbar değildir, inşadır. İnşa nefiyle tek-
zip edilemediğinden,
(2)
Gƒo
æn
e'
G Én
en
h
denilmemiştir.
üçüncüsü
:
És
æ`n
e'
G
cümlesinden zımnen istifade edilen
(3)
n
¿ƒo
æp
erD
ƒo
e o
ør
ën
f
cümlesine nefiy ve tekzibi irca için
(4)
n
Ú/
æ p
erD
ƒo
ªp
H r
ºo
gÉn
en
h
denilmiştir.
Dördüncüsü
: onların adem-i imanlarının devamına
delâlet etmek için cümle-i ismiye ihtiyâr edilmiştir.
Sual:
nefyi ifade eden
Én
e
cümlenin evvelinde bulun-
duğu hâlde cümleden istifade edilen devamı nefyetmeye
delâlet etmediğinde hikmet nedir?
Elcevap:
nefiy, kesif bir harfin medlûlüdür; devam ise,
cümle-i ismiyenin hey’et-i hafifesinden istifade edilen bir
manadır. Binaenaleyh, kesif kesife, yani nefiy imana da-
ha kariptir.
Sual:
n
Ú/
æp
erD
ƒo
ªp
H r
ºo
gÉn
en
h
’deki haber üzerine harf-i cer
olan
Ü
’nin duhulü neye işarettir?
Elcevap:
onların zahiren imanları varsa da, hakikatte
imana ehil ve lâyık insanlar olup, mü’minîn sınıfından
addedilmediklerine delâlet için
Én
e
’nın haberi üzerine
Ü
dâhil olmuştur.
ó
®
ò
adem-i iman:
imanın yokluğu,
iman etmeme, inanmama.
binaenaleyh:
bundan dolayı, bu-
nun üzerine.
cümle-i ismiye:
isim cümlesi.
dâhil:
içinde, içeri girmiş.
dehalet:
sığınmak, aman dileme,
medet, yardım isteyiş, birinin hi-
maye ve merhametine sığınma.
delâlet:
delil olma, gösterme; alâ-
met, işaret.
duhul:
içeri girme, dâhil oluş.
ehil:
sahip, malik, yetki sahibi
olan.
evvel:
önce.
hakikat:
gerçek.
harf-i cer:
cer harfi; Arapçada ba-
şına geldiği kelimenin sonunu es-
re ile (“i” diye) okutan harf.
hey’et-i hafife:
mananın hafif ol-
duğunu gösteren cümle yapı-
sı; basit cümle yapısı.
hikmet:
gaye, maksat.
ihbar:
haber verme, bildirme.
ihtiyâr:
irade, tercih.
inşa:
yapma, bina etme, kur-
ma.
irca:
geri çevirme, geri dön-
dürme.
istifade:
faydalanma, yarar-
lanma.
karip:
yakın, yakın olan, uzak
olmayan.
kesif:
gr. kalın harf.
medlûl:
delâlet olunan, işarat
edilen, gösterilen.
mü’min:
iman eden, inanan.
nefiy:
inkâr etme, olumsuzla-
ma.
sual:
soru.
tekzip:
yalanlama, yalan oldu-
ğunu söyleme.
zahiren:
görünüşte.
zımnen:
açıktan olmayarak,
dolayısıyla, üstü kapalı olarak,
kapalı bir şekilde.
1.
İnandık. (Bakara Suresi: 8.)
2.
İnanmadılar.
3.
Biz mü’minleriz.
4.
Mü’min olmadıkları hâlde. (Bakara Suresi: 8.)
B
akara
S
ureSi
| 142 | İşaratü’l-İ’caz
1...,132,133,134,135,136,137,138,139,140,141 143,144,145,146,147,148,149,150,151,152,...576
Powered by FlippingBook