İşaratü'l İ'caz - page 101

(1)
r
ºp
¡u
`Hn
Q r
øp
e ik
óo
g '
¤n
Y n
?p
B Ä '
`dho
G
Bu cümledeki nüktelere işaret eden mehazlar şun-
lardır:
1. evvelki cümle ile bu cümlenin nazmı.
2.
(2)
n
?p
BÄ '
`dho
G
ile işaret-i hissiye.
3.
n
?p
BÄ '
`dho
G
’deki uzaklık.
4.
(3)
'
¤n
Y
’daki ulviyet.
5.
(4)
ik
óo
g
’deki tenkir.
6.
(5)
r
øp
e
7.
(6)
r
ºp
¡u
`Hn
Q
’deki terbiyeden ibaret yedi mehazdır.
BİRİNCİSİ:
Bu cümleyi mâkabliyle bağlayan münase-
betlerdir.
Birinci münasebet: Bu cümle mâkablinden neş’et
eden üç suale cevaptır.
Birincisi
: Hidayetten neş’et eden o güzel vasıfları lâbis
olarak hidayet tahtı üstünde oturan o şahısları görmek
isteyen saile cevaptır.
neşet:
meydana gelme, oluşma,
çıkma.
nükte:
ince manalı, ancak dikkat-
le anlaşılabilen mana veya söz.
sail:
sual eden, soran.
sual:
soru.
taht:
makam.
tenkir:
bir ismi harf-i tarifsiz kul-
lanarak belirsiz yapma.
terbiye:
besleme, yetiştirme, bü-
yütme; besleyip büyütme.
ulviyet:
ulvîlik, yücelik, yükseklik.
vasıf:
bir kimsenin veya şeyin ta-
şıdığı hâl, nitelik, hususiyet.
evvel:
önce gelen, önceki.
hidayet:
doğru inanç ve yaşa-
yış üzere olmak.
ibaret:
meydana gelen, olu-
şan.
işaret-i hissiye:
hissî işaret,
hisle ilgili belirti; duygu yoluy-
la yapılan ve algılanan işaret.
lâbis:
giyen, giymiş, giyinmiş.
mâkabl:
öndeki, üstteki.
mehaz:
menba, bir şeyin aslı-
nın alındığı kaymak.
münasebet:
vesile, rabıta,
bağ.
nazım:
tertip etme, düzene,
koyma, dizme.
neş’et etme:
meydana gelme,
oluşma, ortaya çıkma.
1.
İşte onlar, Rablerinin gösterdiği doğru yol üzerinde olanlardır. (Bakara Suresi: 5.)
2.
İşte onlar. (Bakara Suresi: 5.)
3.
…üzere, … üzerinde. (Bakara Suresi: 5.)
4.
Hidayet, doğru yol. (Bakara Suresi: 5.)
5.
…den. (Bakara Suresi: 5.)
6.
Rablerinden. (Bakara Suresi: 5.)
İşaratü’l-İ’caz | 101 |
h
idaYeT
n
imeTi
1...,91,92,93,94,95,96,97,98,99,100 102,103,104,105,106,107,108,109,110,111,...576
Powered by FlippingBook