İman ve Küfür Muvazeneleri - page 97

r
OÉn
«r
æo
H »/
H p
AÉn
«r
fo
O r
øj/
G :r
ºn
æ«/
H r
? n
ô n
µ
p
f ?/
e r
¢ùn
> r
Qn
O r
¿ƒo
¸
âr
°ùn
¨«/
gr
Qn
O ¸«/
g
ondan dahi nazarı çevirip arkama baktım, gördüm ki;
esassız, fânî bir dünya, hiçlik derelerinde ve adem zulü-
matında yuvarlanıp gidiyor. derdime merhem değil, bel-
ki vahşet ve dehşet zehrini ilâve etti.
(HaşİYe 6)
HaşİYe 6:
İman, o zulümatta yuvarlanan dünyayı vazifesi bitmiş,
manasını ifade etmiş, neticelerini kendine bedel vücutta bı-
rakmış mektubat-ı Samedâniye ve sahaif-i nukuş-i Sübhani-
ye olduğunu gösterir.
âr
°Sn
G ?n
OÉn
°û o
c r
ôp
Ñn
b p
Qn
O r
ºn
æ`o
µ«/
e r
ôn
¶n
f p
A?n
RG n
ór
fn
G ¢r
û«/
> r
Qn
O n
h
âr
°Sn
QG n
ój/
ón
H r
RGn
Qp
O p
Qho
ón
H r
ón
Hn
G p
?Gn
Qn
h
onda dahi hayır görmediğim için ön tarafıma, ileriye
nazarımı gönderdim. gördüm ki, kabir kapısı yolumun
başında açık görünüp; onun arkasında ebede giden cad-
de, uzaktan uzağa nazara çarpıyor.
(HaşİYe 7)
HaşİYe 7:
İman, o kabir kapısını, âlem-i nur kapısı ve o yol dahi, sa-
adet-i ebediye yolu olduğunu gösterdiğinden, dertlerime
hem derman, hem merhem olur.
âr
°S n
O r
Q n
O r
âr
°ù«/
f i/
õ«/
¸ i/
QÉn
«p
àr
Np
G p
A r
õ o
L r
õ o
L Gn
ô n
e
İşte şu altı cihette ünsiyet ve teselli değil, belki dehşet
ve vahşet aldığım onlara mukabil, benim elimde bir cüz-i
ihtiyarîden başka hiçbir şey yoktur ki, ona dayanıp
onunla mukabele edeyim.
(HaşİYe 8)
HaşİYe 8:
İman, o cüz-i lâyetecezza hükmündeki cüz-i ihtiyarî yeri-
ne, gayrimütenahi bir kudrete istinat etmek için bir vesika
verir; ve belki iman bir vesikadır.
Hidayet ve dalâlet Mukayeseleri
| 97 |
o
n
Y
edinCi
S
öz
merhem:
ilâç.
mukabele etmek:
karşılık ver-
mek.
mukabil:
karşılık.
nazar:
görüş, bakış.
saadet-i ebediye:
sonsuz mutlu-
luk.
sahaif-i nukuş-i sübhaniye:
ku-
sur ve eksiklikten uzak olan Al-
lah’ın nakışlarını gösterdiği sayfa-
lar.
teselli:
avunma.
ünsiyet:
alışkanlık, yakınlık.
vahşet:
korku.
vazife:
görev.
vesika:
belge.
zulümat:
karanlıklar.
adem:
yokluk.
âlem-i nur:
aydınlık bir dünya.
cihet:
yön.
cüz-i ihtiyarî:
seçme hakkı,
tercih etme serbestliği.
cüz-i lâyetecezza:
bölüneme-
yen en küçük parça.
dehşet:
korku.
derman:
çare.
ebed:
sonsuzluk.
esassız:
temelsiz.
fânî:
geçici, yok olan.
gayr-i mütenahi:
sonsuz.
haşiye:
açıklayıcı not, dipnot.
ilâve etmek:
eklemek.
iman:
Allah’a inanma.
istinat:
dayanma.
kabir:
mezar.
kudret:
güç ve kuvvet.
mektubat-ı samedâniye:
hiç
bir şeye muhtaç olmayan Al-
lah’a ait ve her biri bir mektup
gibi manalar ifade eden varlık-
lar.
1...,87,88,89,90,91,92,93,94,95,96 98,99,100,101,102,103,104,105,106,107,...412
Powered by FlippingBook