On Yedinci Söz
W
@ k
Ón
ªn
Y o
øn
°ùr
Mn
G r
ºo
¡ t
`jn
G r
ºo
gn
ƒo
?r
Ñn
æp
d Én
¡n
d k
án
æj/
R ¢p
Vr
Qn
’r
G n
¤n
Y Én
e Én
æ`r
?`n
©n
L És
fp
G
(1)
@ Gk
Ro
ôo
L Gk
ó«/
©°n
U Én
¡r
«n
?n
Y Én
e n
¿ƒo
?p
Yn
Én
÷ És
fp
Gn
h
(2)
l
ƒr
¡n
dn
h l
Öp
©n
d s
’p
G BÉ n
«r
f t
ódG o
Iƒ'
«n
?r
G Én
en
h
Bu söz, iki âlî Makam ve bir parlak Zeyilden ibarettir.
H
ÂlıK
-
ı
R
AHîM VE
R
EzzAK
-
ı
K
ERîM VE
S
Âni
-
i
H
AKîM
şu
dünyayı âlem-i ervah ve ruhaniyat için bir bayram, bir
şehrayin suretinde yapıp, bütün esmasının garaib-i nuku-
şuyla süslendirip, küçük büyük, ulvî süflî her bir ruha ona
münasip ve o bayramdaki ayrı ayrı hesapsız mehasin ve
in’amattan istifade etmeye muvafık ve havas ile müceh-
hez bir ceset giydirir, bir vücud-i cismanî verir, bir defa o
temaşagâha gönderir.
Hem, zaman ve mekân cihetiyle pek geniş olan o
bayramı asırlara, senelere, mevsimlere hatta günlere,
kıt’alara taksim ederek, her bir asrı, her bir seneyi, her
bir mevsimi, hatta bir cihette her bir günü, her bir kıt’a-
yı, birer taife, ruhlu mahlûkatına ve nebatî masnuatına
birer resmigeçit tarzında bir ulvî bayram yapmıştır. Ve
bilhassa rûy-i zemin, hususan bahar ve yaz zamanında
âlem-i ervah:
ruhlar âlemi.
âlî:
yüksek.
bilhassa:
özellikle, her şeyden ön-
ce.
ceset:
vücut, beden.
cihet:
yön, taraf, vesile.
garaib-i nukuş:
görülmemiş bi-
çimde süslü.
Hâlık-ı rahîm:
merhamet ve ba-
ğışı çok olan yüce Allah.
havas:
duygular, hisler.
hesapsız:
sayısız.
hususan:
özellikle, bilhassa.
imtihan:
sınav, deneme.
in’amat:
nimet vermeler, rızıklan-
dırmalar.
istifade etme:
faydalanma, yarar-
lanma.
kıt’a:
zaman parçası.
mahlûkat:
yaratılmış varlıklar.
masnuat:
sanat eserleri.
mehasin:
güzellikler.
mekân:
yer, mahal.
muvafık:
uygun.
mücehhez:
donatılmış.
münasip:
uygun, lâyık.
nebatî:
bitki özelliği taşıyan.
rahîm:
sonsuz bir şefkatle yarattı-
ğı canlıları nimetlerle besleyip ba-
ğışlayan Allah.
rahman:
rahmeti bütün herkese
yayılan ve bütün yaratılmışların rı-
zıklarını ve geçim şekillerini içine
alan rahmetin sahibi Allah.
resmigeçit:
geçit töreni.
rezzak-ı kerîm:
rızkı bol bol
veren Allah.
ruhaniyat:
maddî cismi olma-
yan sadece ruhtan yaratılmış
varlıklar; melekler.
rûy-i zemin:
yeryüzü.
sâni-i Hakîm:
daima hikmetle
yaratan sanatkâr olan Allah.
süflî:
adî, alçak, bayağı.
şehrayin:
şenlik.
taife:
takım, bölük.
taksim etmek:
bölümlere, kı-
sımlara ayırmak.
temaşagâh:
seyredilecek ve
gezilecek güzelliklerin bulun-
duğu yer.
ulvî:
yüce, yüksek.
vücud-i cismanî:
maddî vü-
cut.
zeyil:
ilâve.
1.
Rahman ve Rahîm olan Allah'ın adıyla.
Yeryüzünde ne varsa Biz dünya için bir süs olarak yarattık ki, insanlardan hangisi daha gü-
zel işler yapacak diye onları imtihan edelim. o Onun üzerindeki her şeyi Biz elbette kupku-
ru bir toprak hâline getireceğiz. (Kehf Suresi: 7-8.)
2.
Dünya hayatı ancak bir oyun ve bir oyalanmadır. (En'am Suresi: 32.)
o
n
Y
edinCi
S
öz
| 90 |
iMan ve küfür Muvazeneleri
]
OnYedinciSöz, Barla’da
1927-34 yılları arasında
Türkçe olarak telif edil-
miştir.