ve nesl-i atinin bir kabr-i ekberi suretinde görünüp, ünsi-
yet değil, belki vahşet verdi.
(HaşİYe 2)
HaşİYe 2:
İman ve huzur-i iman, o dehşetli kabr-i ekberi, sevimli sa-
adet saraylarında bir davet-i Rahmaniye gösterir.
âr
°ùn
æn
e p
ÜG n
ôp
£r
°Vp
G r
ôo
> p
ºr
°ùp
L p
äƒo
HÉn
J :r
Rho
ôÁ/
G n
h
soldan dahi hayır görünmediği için, hazır güne bak-
tım. gördüm ki, şu gün, güya bir tabuttur; hareket-i
mezbuhanede olan cismimin cenazesini taşıyor.
(HaşİYe 3)
HaşİYe 3:
İman, o tabutu, bir ticaretgâh ve şaşaalı bir misafirhane
gösterir.
âr
°Sn
G ?n
OÉn
à°r
ùj /
G r
øn
e p
A?n
RÉn
æn
L r
ô o
ªo
Y p
ôn
°S r
ôn
H
İşbu cihetten dahi deva bulamadım. sonra başımı kal-
dırıp şecere-i ömrümün başına baktım. gördüm ki, o
ağacın tek meyvesi, benim cenazemdir ki, o ağacın üs-
tünde duruyor, bana bakıyor.
(HaşİYe 4)
HaşİYe 4:
İman, o ağacın meyvesini cenaze değil, belki ebedî haya-
ta mazhar ve ebedî saadete namzet olan ruhumun eskimiş
yuvasından yıldızlarda gezmek için çıktığını gösterir.
âr
°ùn
æn
e p
?É n
¶p
Y p
ô n
à°r
ùp
cÉn
N n
h r
øn
e p
ân
?r
?p
N p
?Én
N p
ÜB
G :r
? n
ón
b r
Qn
O
o cihetten dahi me’yus olup, başımı aşağıya eğdim,
baktım ki; aşağıda, ayak altında, kemiklerimin toprağı ile
mebde-i hilkatimin toprağı birbirine karışmış gördüm.
derman değil, derdime dert kattı.
(HaşİYe 5)
HaşİYe 5:
İman, o toprağı rahmet kapısı ve cennet salonunun per-
desi olduğunu gösterir.
cenaze:
ölü beden, ceset.
cihet:
yön.
davet-i rahmaniye:
Rahman olan
Allah’ın daveti.
deva:
ilâç, çare.
ebedî:
sonsuz.
güya:
sanki.
hareket-i mezbuhane:
can çekiş-
me hâli.
haşiye:
açıklayıcı not, dipnot.
hayır:
iyilik, yarar.
huzur-i iman:
inanç mutlulu-
ğu.
iman:
Allah’a inanma.
kabr-i ekber:
en büyük me-
zar.
mazhar olma:
şereflenme, ka-
vuşma.
mebde-i hilkat:
yaratılışın
başlangıcı.
me’yus:
ümitsiz.
namzet:
aday.
nesl-i ati:
gelecek nesil.
saadet:
mutluluk.
suret:
şekil, biçim.
şaşaa:
parıltılı, gösterişli, gör-
kemli.
şecere-i ömür:
ömür ağacı.
ticaretgâh:
ticaret yeri.
ticaretgâh:
ticarethane.
ünsiyet:
alışkanlık, yakınlık.
vahşet:
korku.
o
n
Y
edinCi
S
öz
| 96 |
iMan ve küfür Muvazeneleri