İman ve Küfür Muvazeneleri - page 81

çalışanların, bir sadaka hükmünde, defter-i hasenatına
yazılır. Hususan musibetzede, ihtiyar veya hasta veya fa-
kir veya garip olsa, o sadaka-i maneviyenin sevabı çok
ziyadeleşir.
İşte bu kıymetli kazancın şartı, farz namazını kılmak-
tır; tâ ki, o hizmeti lillâh için olsun. Hem bir şartı da, sa-
dakat ve şefkat ve sevinç ile ve minnet etmemek tarzda
yardımlarına koşmaktır.
* * *
(2)
/
? p
ór
ª n
ëp
H o
í u
Ѱn
ù o
j
s
’p
G m
Ar
?n
T r
øp
e r
¿p
Gn
h
(1)
@ o
¬n
fÉn
ër
Ѱo
S /
¬p
ª°r
SÉp
H
(3)
Ék
ªp
F=G n
O Gk
ón
Hn
G o
¬ o
JÉn
c
n
ôn
Hn
h $G o
án
ªr
Mn
Qn
h r
º o
µr
«n
?n
Y o
? n
Ó°s
ùdn
G
Ey Hapis Arkadaşlarım ve din Kardeşlerim,
size, hem dünya azabından, hem ahiret azabından
kurtaracak bir hakikati beyan etmek kalbime ihtar edildi.
o da şudur:
Meselâ birisi, birinin kardeşini veya bir akrabasını öl-
dürmüş. Bir dakika intikam lezzetiyle bir katl, milyonlar
dakika hem kalbî sıkıntı, hem hapis azabını çektirir. Ve
maktulün akrabası dahi, intikam endişesiyle ve karşısın-
da düşmanını düşünmesiyle, hayatının lezzetini ve ömrü-
nün zevkini kaçırır; hem korku, hem hiddet azabını çeki-
yor. Bunun tek bir çaresi var: o da kur'ân’ın emrettiği
ve hak ve hakikat ve maslahat ve insaniyet ve İslâmiyet
iktiza ve teşvik ettikleri olan, barışmak ve musalâha et-
mektir.
(4)
Hidayet ve dalâlet Mukayeseleri
| 81 |
o
n
ü
çünCü
S
öz
kusur:
eksiklik.
lezzet:
zevk, haz, keyif.
lillâh:
Allah için.
maktul:
öldürülen.
maslahat:
fayda, yarar.
minnet:
başa kakma.
musalâha:
silâhları bırakma, uz-
laşma.
musibetzede:
felâkete uğramış.
sadaka:
Allah için fakire yapılan
yardım.
sadaka-i maneviye:
belâları defe-
decek manevî sadaka.
sadakat:
bağlılık, sebat.
sevap:
mükâfat, ödül.
şefkat:
acıma.
tarz:
biçim.
tenzih:
her türlü eksik ve noksan-
dan uzak ve yüce olmak.
tesbih:
Allah’ı bütün kusur ve
noksan sıfatlardan uzak tutma.
teşvik:
cesaret vermek.
zevk:
lezzet, tat.
ziyadeleşme:
artma, çoğalma.
akraba:
yakınlar, hısımlar.
azap:
acı, eziyet.
beyan:
açıklama.
defter-i hasenat:
iyiliklerin
yazıldığı manevî defter.
endişe:
kuşku, kaygı.
fakir:
zengin olmayan.
farz:
İslâmiyette kesin olarak
yapılması gereken emir.
garip:
kimsesiz, fakir.
hak:
doğru.
hakikat:
gerçek.
hayat:
yaşantı, canlılık.
hiddet:
öfke.
hususan:
özellikle.
hükmünde:
değerinde.
ihtar:
hatırlatma.
ihtiyar:
yaşlı.
iktiza:
gerekme, gereklilik.
insaniyet:
insanlık.
intikam:
öç alma.
islâmiyet:
Müslümanlık.
kalbî:
iç âlemde, ruhî.
katil:
öldürme.
1.
Her türlü kusur ve noksanlıktan uzak olan Allah’ın adıyla.
2.
Hiçbir şey yoktur ki, Onu övüp, Onu tesbih etmesin. (İsra Suresi: 44.)
3.
Allah’ın selâmı, rahmeti ve bereketi ebede kadar daima üzerinize olsun.
4.
Nisâ Suresi: 128; Hucurat Suresi: 9.
1...,71,72,73,74,75,76,77,78,79,80 82,83,84,85,86,87,88,89,90,91,...412
Powered by FlippingBook