Altıncı Söz
W
(1)
n
ás
æn
÷r
G o
º o
¡n
d s
¿ n
Ép
H r
º o
¡n
dG n
ƒ r
en
Gn
h r
º o
¡°n
ùo
Ør
fn
G n
Ú/
æp
er
D
ƒ o
Ÿr
G n
øp
e …'
ô n
à°r
TG %G s
¿
p
G
N
EFiS
ve malını Cenab-ı Hakka satmak ve ona abd
olmak ve asker olmak ne kadar kârlı bir ticaret, ne ka-
dar şerefli bir rütbe olduğunu anlamak istersen, şu tem-
silî hikâyeciği dinle:
Bir zaman, bir padişah, raiyetinden iki adama, her bi-
risine emaneten birer çiftlik verir ki; içinde fabrika, ma-
kine, at, silâh gibi her şey var. Fakat fırtınalı bir muhare-
be zamanı olduğundan, hiçbir şey kararında kalmaz. Ya
mahvolur veya tebeddül eder, gider.
padişah, o iki nefere, kemal-i merhametinden bir ya-
ver-i ekremini gönderdi. gayet merhametkâr bir ferman
ile onlara diyordu:
“elinizde olan emanetimi bana satınız. tâ sizin için
muhafaza edeyim. Beyhude zayi olmasın. Hem, muha-
rebe bittikten sonra size daha güzel bir surette iade ede-
ceğim. Hem, güya o emanet, malınızdır; pek büyük bir
fiyat size vereceğim. Hem, o makine ve fabrikadaki alet-
ler, benim namımla ve benim tezgâhımda işlettirilecek;
Hidayet ve dalâlet Mukayeseleri
| 39 |
a
lTınCı
S
öz
rahman:
tüm varlıkların rızıkları-
nı ve geçim şekillerini içine alan
rahmet sahibi Allah.
rahîm:
çok merhametli, esirge-
yen, koruyan Allah.
rütbe:
derece, makam.
surette:
şekilde, durumda.
şerefli:
onurlu, övünülecek, üs-
tün.
tebeddül:
başkalaşma, değişme.
temsilî:
hakikati gösteren ve akla
yaklaştıran örnek; sembolik.
tezgâh:
iş yeri; düzen.
ticaret:
alım satım sonucu elde
edilen kazanç.
yaver-i ekrem:
en cömert, en
yakın dost ve yardımcı olan Hz.
Peygamber (
ASM
).
zayi:
kaybolmak, zarar.
abd:
kul, köle.
alet:
araç, makine.
beyhude:
boşuna, faydasız.
Cenab-ı Hak:
Allah.
emanet:
birisine koruması için
geçici olarak bırakılan şey.
ferman:
emir, tebliğ.
güya:
sanki, âdeta
hikâye:
olmuş veya olması
mümkün olayları yazılı veya
sözlü anlatım.
iade etmek:
geri vermek, öde-
mek.
işlettirilmek:
çalıştırılmak.
kemal-i merhamet:
tam ve
kusursuz merhamet.
mahvolma:
yok olma, harap
olma.
merhametkâr:
merhamet
eden, acıyan.
muhafaza:
korumak.
muharebe:
savaş, harp; sa-
vaşma, harp etme.
mü'min:
iman eden, inanan.
nam:
isim, ün, ad.
nefer:
asker, er.
nefis:
her zaman kötülüğe
meylettiren duygu; kendisi.
padişah:
hükümdar, sultan.
raiyet:
halk.
1.
Rahman ve Rahîm olan Allah’ın adıyla. • Allah, mü’minlerden canlarını ve mallarını, karşı-
lığında onlara Cennet vermek suretiyle satın almıştır. (Tevbe Suresi: 111.)
]
AltıncıSöz, Barla’da
1927’de Türkçe olarak
telif edilmiştir.