İman ve Küfür Muvazeneleri - page 33

güzel bir ticaret elde eder ki, sermayesi birden bine çı-
kar. öteki hizmetkâr bedbaht, serseri olduğundan, istas-
yona kadar yirmi üç altınını sarf eder. kumara mumara
verip zayi eder. Bir tek altını kalır. Arkadaşı ona der:
“Yahu, şu liranı bir bilete ver. tâ, bu uzun yolda ya-
yan ve aç kalmayasın. Hem bizim efendimiz kerimdir;
belki merhamet eder, ettiğin kusuru affeder. seni de tay-
yareye bindirirler. Bir günde mahall-i ikametimize gide-
riz. Yoksa, iki aylık bir çölde aç, yayan, yalnız gitmeye
mecbur olursun.”
Acaba, şu adam inat edip, o tek lirasını bir define
anahtarı hükmünde olan bir bilete vermeyip, muvakkat
bir lezzet için sefahate sarf etse; gayet akılsız, zararlı,
bedbaht olduğunu en akılsız adam dahi anlamaz mı?
İşte ey namazsız adam! Ve ey namazdan hoşlanma-
yan nefsim!
o hâkim ise; rabbimiz, Hâlık’ımızdır.
o iki hizmetkâr yolcu ise; biri mütedeyyin, namazını
şevk ile kılar; diğeri gafil, namazsız insanlardır.
o yirmi dört altın ise, yirmi dört saat her gündeki
ömürdür.
o has çiftlik ise, cennettir.
o istasyon ise, kabirdir.
o seyahat ise; kabre, haşre, ebede gidecek beşer yol-
culuğudur. Amele göre, takva kuvvetine göre o uzun
Hidayet ve dalâlet Mukayeseleri
| 33 |
d
ördünCü
S
öz
sermaye:
ana para.
serseri:
başıboş.
seyahat:
gezme, yolculuk.
şevk:
çok şiddetli arzu, neş’e.
takva:
bütün günahlardan kendi-
ni korumak.
tayyare:
uçak.
ticaret:
alım, satım ile gelen ka-
zanç.
zayi:
elden çıkan, kaybolan.
affetmek:
bağışlamak.
amel:
iş, emek.
bedbaht:
bahtsız, kötü bahtlı,
mutsuz.
beşer:
insan.
dahi:
bile.
define:
çok değerli hazine.
ebed:
sonsuzluk.
gafil:
gaflette bulunan, iyi dü-
şünmeyen.
gayet:
oldukça, son derece.
hâkim:
egemen, hâkimiyet sa-
hibi, idare eden Allah’ın ismi.
Hâlık:
“yaratıcı, her şeyi yok-
tan yaratan” anlamında Al-
lah’ın bir ismi.
has:
özel.
haşir:
yeniden dirilip toplan-
mak.
hizmetkâr:
emrinde çalışan.
hükmünde:
değerinde.
inat:
sözünde ayak direme,
dikine gitme.
kabir:
mezar.
kerîm:
“ikram ve ihsanı bol
olan” anlamında Allah’ın bir
ismi.
kusur:
hata.
lezzet:
her hangi bir şey kar-
şısında duyulan zevk, haz.
mahall-i ikamet:
oturulan yer.
mecbur:
zorunlu tutulan.
merhamet:
acımak, şefkat gös-
termek.
muvakkat:
geçici.
mütedeyyin:
dindar.
namaz:
İslâmın beş şartından
birisi.
nefis:
kendi, şahıs.
ömür:
yaşama süresi, hayat.
rab:
bakan, besleyen, sevk
ve idare eden Allah.
sarf:
harcama, masraf.
sefahat:
eğlence ve yasak şey-
lere düşkünlük.
1...,23,24,25,26,27,28,29,30,31,32 34,35,36,37,38,39,40,41,42,43,...412
Powered by FlippingBook