Hem, insan ibadet için halk olunduğunu, fıtratı ve ci-
hazat-ı maneviyesi gösteriyor. zira, hayat-ı dünyeviyesi-
ne lâzım olan amel ve iktidar cihetinde en edna bir ser-
çe kuşuna yetişmez. Fakat, hayat-ı maneviye ve uhrevi-
yesine lâzım olan ilim ve iftikar ile tazarru ve ibadet ci-
hetinde hayvanatın sultanı ve kumandanı hükmündedir.
demek ey nefsim! eğer hayat-ı dünyeviyeyi gaye-i
maksat yapsan ve ona daim çalışsan, en edna bir serçe
kuşunun bir neferi hükmünde olursun. eğer hayat-ı uh-
reviyeyi gaye-i maksat yapsan ve şu hayatı dahi ona ve-
sile ve mezraa etsen ve ona göre çalışsan, o vakit hay-
vanatın büyük bir kumandanı hükmünde ve şu dünyada
Cenab-ı Hakkın nazlı ve niyazdar bir abdi, mükerrem ve
muhterem bir misafiri olursun.
İşte sana iki yol. İstediğini intihap edebilirsin. Hidayet
ve tevfiki erhamürrâhimîn’den iste.
abd:
kul, köle, hizmetçi.
amel:
fiil, iş, emek.
Cenab-ı Hak:
Allah.
cihazat-ı maneviye:
manevî or-
ganlar; hisler ve duygular.
cihetinde:
yönünde, yanında, ta-
rafında.
daim:
devam eden, devamlı.
edna:
en adî, en aşağı.
erhamürrâhimîn:
merhamet eden-
lerin en merhametlisi.
fıtrat:
yaratılış, huy, tabiat.
gaye-i maksat:
asıl gaye, istekle-
rin amacı.
halk olunmak:
yaratılmak, var
edilmek.
hayat-ı dünyeviye:
dünya haya-
tı.
hayat-ı maneviye:
manevî hayat.
hayat-ı uhreviye:
ahiret ha-
yatı.
hayvanat:
hayvanlar.
hidayet:
doğru yol üzere ol-
mak; İslâmiyet.
hükmünde:
değerinde.
ibadet:
kulluk vazifesi.
iftikar:
fakirliğini bilmek, al-
çak gönüllülük.
iktidar:
güç, kuvvet.
intihap:
seçme, tercih etme.
kumandan:
komutan, askeri
birliğin başındaki rütbeli kişi.
lâzım:
gerek, gerekli, lüzum-
lu.
mezraa:
ekilip mahsul alınan
yer; tarla.
misafir:
konuk, seyahatte olan,
yolculuk sırasında birinin evi-
ne konan.
muhterem:
saygıdeğer; kıy-
metli ve şerefli kimse.
mükerrem:
kerîm olan, hür-
met ve tazim olunan.
nazlı:
cilveli, naz yapan.
nefer:
asker, er.
nefis:
arzu ve istekler, meyil-
ler, bedenin hissî istekleri; can,
kişi, öz varlık; bir şeyin zatı
olan, kendisi.
niyazdar:
duacı, yalvaran,
muhtaç olan.
sultan:
hükümdar.
takva:
bütün günahlardan ken-
dini korumak; dinin yasak et-
tiği şeylerden kaçınmak.
tazarru:
yakarış, kendi kusur-
larını bilip kibirden vazgeçip
tevazu ile Allah’a yalvarma.
tevfik:
Allah’ın yardımı, başa-
rılı kılması.
vakit:
zaman, an,
vesile:
sebep, vasıta, fırsat, ba-
hane.
B
eşinCi
S
öz
| 38 |
iMan ve küfür Muvazeneleri