İman ve Küfür Muvazeneleri - page 125

İkinci Mebhas
İnsanın saadet ve şekavetine medar
Beş Nükteden ibarettir.
insan, ahsen-i takvimde yaratıldığı ve ona gayet cami bir
istidat verildiği için, esfel-i safilînden tâ âlâyıilliyyine, ferş-
ten tâ Arşa, zerreden tâ şemse kadar dizilmiş olan maka-
mata, meratibe, derecata, derekâta girebilir ve düşebilir
bir meydan-ı imtihana atılmış, nihayetsiz sukut ve suuda
giden iki yol onun önünde açılmış bir mu’cize-i kudret ve
netice-i hilkat ve acube-i sanat olarak şu dünyaya gönde-
rilmiştir. işte insanın şu dehşetli terakki ve tedennisinin
sırrını Beş nüktede beyan edeceğiz.
BirinCi nükte
İnsan, kâinatın ekser envaına muhtaç ve alâkadardır.
İhtiyacatı âlemin her tarafına dağılmış; arzuları ebede ka-
dar uzanmış. Bir çiçeği istediği gibi, koca bir baharı da
ister. Bir bahçeyi arzu ettiği gibi, ebedî cenneti de arzu
eder. Bir dostunu görmeye müştak olduğu gibi, Cemîl-i
zülcelâl’i de görmeye müştaktır. Başka bir menzilde du-
ran bir sevdiğini ziyaret etmek için, o menzilin kapısını
açmaya muhtaç olduğu gibi, berzaha göçmüş yüzde dok-
san dokuz ahbabını ziyaret etmek ve firak-ı ebedîden
kurtulmak için, koca dünyanın kapısını kapayacak ve bir
mahşer-i acayip olan ahiret kapısını açacak, dünyayı kal-
dırıp ahireti yerine kuracak ve koyacak bir kadîr-i Mut-
lak’ın dergâhına ilticaya muhtaçtır.
Hidayet ve dalâlet Mukayeseleri
| 125 |
Y
irmi
ü
çünCü
S
öz
mahşer-i acayip:
hayret verici
şeylerin toplandığı yer.
makamat:
makamlar.
mebhas:
bahis, konu, bölüm.
medar:
sebep, vesile.
menzil:
varılacak yer, konak yeri.
meratip:
mertebeler.
meydan-ı imtihan:
imtihan mey-
danı.
mu’cize-i kudret:
Allah’ın kudreti-
nin mu’cizesi.
muhtaç:
ihtiyacı olan.
müştak:
arzulu, özleyen, can atan.
netice-i hilkat:
yaratılışın neticesi.
nihayetsiz:
sonsuz.
nükte:
herkesin anlayamadığı in-
ce mana, ancak dikkat edildiğinde
anlaşılan ince söz ve mana.
saadet:
mutluluk.
sukut:
düşme, düşüş, aşağı inme.
suud:
yukarı çıkma, yükselme.
sır:
insan aklının erişemediği İlâhî
hikmet.
şekavet:
bahtı karalık, kötü halis-
lik.
şems:
güneş.
tedenni:
daha kötü bir dereceye
düşme, gerileme.
terakki:
ilerleme, gelişme.
zerre:
en küçük parça.
ziyaret:
görmeye gitme
acube-i sanat:
hayret uyandı-
ran sanat eseri.
ahbap:
dostlar.
ahiret:
kıyametten sonra ku-
rulacak olan âlem.
ahsen-i takvim:
en mükem-
mel ve en güzel biçim.
alâkadar:
ilgili.
âlâyıilliyyin:
en yüksek mer-
tebe.
âlem:
kâinat.
arş:
göğün en yüksek tabaka-
sı.
arzu:
istek.
berzah:
öldükten sonra ruhla-
rın kıyamete kadar bekleye-
ceği yer.
beyan:
anlatma, bildirme.
cami:
kapsayan, bir çok özelli-
ği içinde barındıran.
Cemîl-i zülcelâl:
sonsuz bü-
yüklük ve güzellik sahibi Allah.
cennet:
sonsuz mutluluk yeri.
dehşet:
hayret verici.
derecat:
dereceler.
derekât:
en aşağı katlar.
dergâh:
sığınılacak yer.
ebed:
sonsuzluk.
ebedî:
sürekli, sonsuz.
ekser:
en çok, daha ziyade.
enva:
türler, çeşitler.
esfel-i safilîn:
aşağıların en
aşağısı.
ferş:
yeryüzü, dünya.
firak-ı ebedî:
sonsuz ayrılık.
gayet:
son derece.
ihtiyacat:
ihtiyaçlar.
iltica:
sığınma.
insan:
Allah’ın en güzel biçim-
de yarattığı varlık.
istidat:
kabiliyet, yetenek.
kadîr-i Mutlak:
sonsuz kudret
sahibi Allah.
kâinat:
yaratılmış olan şeyle-
rin tamamı
1...,115,116,117,118,119,120,121,122,123,124 126,127,128,129,130,131,132,133,134,135,...412
Powered by FlippingBook