İman ve Küfür Muvazeneleri - page 121

BeŞinCi nokta
İman, duayı bir vesile-i kat’iye olarak iktiza ettiği; ve
fıtrat-ı insaniye onu şiddetle istediği gibi, Cenab-ı Hak
dahi “
duanız olmazsa ne ehemmiyetiniz var?
” mealinde,
(1)
r
º o
coD
h=É` n
Yo
O n
’r
ƒn
d »
u
Hn
Q r
º o
µp
H Go
D
ƒ n
Ñr
© n
j É n
e r
? o
b
ferman ediyor. Hem,
(2)
r
º o
µ
n
d r
Ö p
é n
à°r
Sn
G /
ʃ o
Y r
O o
G
emrediyor.
Eğer desen
: “Birçok defa dua ediyoruz, kabul olmu-
yor. Hâlbuki, ayet umumîdir; her duaya cevap var,” ifa-
de ediyor.
El cevap
: Cevap vermek ayrıdır, kabul etmek ayrıdır.
Her dua için cevap vermek var; fakat kabul etmek, hem
ayn-ı matlûbu vermek Cenab-ı Hakkın hikmetine tâbidir.
Meselâ, hasta bir çocuk çağırır: “Yâ hekim, bana
bak.”
Hekim, “lebbeyk,” der, “ne istersin?” cevap verir.
Çocuk, “Şu ilâcı ver bana” der.
Hekim ise, ya aynen istediğini verir, yahut onun mas-
lahatına binaen ondan daha iyisini verir, yahut hastalığı-
na zarar olduğunu bilir, hiç vermez.
İşte, Cenab-ı Hak Hakîm-i Mutlak, hâzır, nazır olduğu
için, abdin duasına cevap verir. Vahşet ve kimsesizlik
dehşetini, huzuruyla ve cevabıyla ünsiyete çevirir. Fakat,
insanın hevaperestâne ve heveskârâne tahakkümüyle
Hidayet ve dalâlet Mukayeseleri
| 121 |
Y
irmi
ü
çünCü
S
öz
meal:
anlam, mana.
meselâ:
misal olarak.
nazır:
her şeyi bilen ve gören.
şiddet:
aşırı derecede.
tâbi:
bağlı.
tahakküm:
baskı, zorbalık, zorla-
ma.
umumî:
herkesle alâkalı, her du-
rumla ilgili.
ünsiyet:
dostluk, ahbaplık.
vahşet:
yalnızlık.
vesile-i kat’iye:
insanı isteklerine
mutlaka ulaştıracak vasıta.
abd:
kul.
ayet:
Kur’ân’ın her bir cümlesi.
ayn-ı matlûp:
istediği şeyin
aynısı.
binaen:
dayanarak.
Cenab-ı Hak:
Allah.
cevap:
soruya verilen karşılık.
dehşet:
büyük korku.
dua:
Allah’a yalvarma, isteme.
ehemmiyet:
önem.
elcevap:
cevap olarak.
ferman:
emir, buyruk.
fıtrat-ı insaniye:
insanın mad-
dî ve manevî yapısı.
Hakîm-i Mutlak:
Sonsuz hik-
met sahibi Allah.
hâzır:
her yerde hazır olan,
bulunan.
hekim:
doktor.
hevaperestâne:
nefsin istek-
lerine düşkün bir şekilde.
heveskârâne:
hevesine düş-
kün bir şekilde.
hikmet:
her şeyin belirli gaye-
lere yönelik olarak manalı,
faydalı ve tam yerli yerinde ol-
ması.
huzur:
Allah’ın huzurunda ol-
ma şuuru.
iktiza:
gerekli olma.
iman:
Allah’a inanma.
lebbeyk:
buyurun, efendim.
maslahat:
fayda, iyilik.
1.
Furkan Suresi: 77.
2.
Bana dua edin, size cevap vereyim. (Mü’min Suresi: 60.)
1...,111,112,113,114,115,116,117,118,119,120 122,123,124,125,126,127,128,129,130,131,...412
Powered by FlippingBook