İman ve Küfür Muvazeneleri - page 116

(1)
¢p
Vr
Qn
’r
Gn
h p
äGn
ƒ'
ª°s
ùdG o
Qƒo
f *n
G
ayetini okur. o vakit, zaman-ı
mazi bir mezar-ı ekber değil, belki her bir asrı bir nebînin
veya evliyanın taht-ı riyasetinde, vazife-i ubudiyeti ifa eden
ervah-ı safiye cemaatlerinin vazife-i hayatlarını bitirmekle,
(2)
o
Èn
`r
cn
G *n
G
diyerek makamat-ı âliyeye uçmalarını ve
müstakbel tarafına geçmelerini kalp gözü ile görür. sol
tarafına bakar ki, dağlarmisal bazı inkılâbat-ı berzahiye ve
uhreviye arkalarında, cennetin bağlarındaki saadet
saraylarında kurulmuş bir ziyafet-i rahmaniyeyi o nur-i
iman ile uzaktan uzağa fark eder. Ve fırtına ve zelzele,
taun gibi hâdiseleri birer musahhar memur bilir. Bahar
fırtınası ve yağmur gibi hâdisatı, sureten haşin, manen
çok lâtif hikmetlere medar görüyor. Hatta mevti hayat-ı
ebediyenin mukaddimesi; ve kabri saadet-i ebediyenin
kapısı görüyor. daha sair cihetleri sen kıyas eyle; hakikati
temsile tatbik et.
üçünCü nokta
İman hem nurdur, hem kuvvettir. evet, hakikî imanı
elde eden adam, kâinata meydan okuyabilir ve imanın
kuvvetine göre, hâdisatın tazyikatından kurtulabilir.
(3)
$G n
¤n
Y o
âr
?`s
c
n
ƒn
J
der, sefine-i hayatta kemal-i emniyetle
hâdisatın dağlarvari dalgaları içinde seyran eder. Bütün
ağırlıklarını kadîr-i Mutlak’ın yed-i kudretine emanet eder,
rahatla dünyadan geçer, berzahta istirahat eder, sonra
saadet-i ebediyeye girmek için cennete uçabilir.
allahü ekber:
Allah en büyüktür.
asır:
yüzyıl.
ayet:
Kur’ân’ın her bir cümlesi.
bahar:
kış ile yaz arasındaki mev-
sim, İlkbahar.
berzah:
ruhların kıyamete kadar
bekleyeceği, dünya ile ahiret ara-
sındaki yer.
cemaat:
topluluk
cennet:
sonsuz mutluluk yeri.
cihet:
yön.
dağlarmisal:
dağlar gibi.
dağlarvari:
dağlar gibi.
emanet:
güvenerek bırakma.
ervah-ı safiye:
temiz ve pak ruh-
lar.
evliya:
Allah dostları.
hâdisat:
olaylar.
hâdise:
olay.
hakikat:
gerçek.
hakikî:
gerçek.
haşin:
kırıcı, sert.
hayat-ı ebediye:
sonsuz hayat.
hikmet:
kâinattaki ve yaratılıştaki
İlâhî gaye.
ifa:
yerine getirme.
iman:
Allah’a inanma, inanç.
inkılâbat-ı berzahiye ve uhrevi-
ye:
kabir âlemi ve ahiretteki de-
ğişmeler.
istirahat:
dinlenme.
kabir:
mezar.
kadîr-i Mutlak:
sonsuz kuvvet sa-
hibi Allah.
kâinat:
bütün varlıklar.
kemal-i emniyet:
tam bir emni-
yet.
kuvvet:
güç.
kıyas:
karşılaştırma, benzetme.
lâtif:
hoş güzel.
makamat-ı âliye:
yüce makamlar.
manen:
mana bakımından.
medar:
sebep, vesile.
mevt:
ölüm.
mezar-ı ekber:
çok büyük mezar.
mukaddime:
başlangıç, giriş.
musahhar:
emirle hareket eden.
müstakbel:
gelecek zaman.
nebî:
kendisine kitap indirilmemiş
peygamber.
nur:
aydınlık, ışık.
nur-i iman:
imandan gelen nur.
saadet:
mutluluk.
saadet-i ebedî:
sonsuz mutlu-
luk.
saadet-i ebediye:
sonsuz
mutluluk.
sair:
diğer.
saray:
görkemli, iyi, zevkli dö-
şenmiş yapı.
sefine-i hayat:
hayat gemisi.
seyran:
gezme.
suret:
görünüş.
taht-ı riyaset:
bir reisin yöne-
timi altında.
taun:
veba.
tazyikat:
baskılar
temsil:
benzetme, örnek.
vakit:
zaman.
vazife-i hayat:
hayat vazifesi.
vazife-i ubudiyet:
kulluk vazi-
fesi.
yed-i kudret:
kudret eli.
zaman-ı mazi:
geçmiş zaman.
zelzele:
deprem.
ziyafet-i rahmaniye:
merha-
metli olan Allah’ın hazırladığı
ziyafet.
1.
Allah göklerin ve yerin nurudur. (Nur Suresi: 35.)
2.
Allah en büyüktür, en yücedir.
3.
Allah’a tevekkül ettim. (Hûd Suresi: 56.)
Y
irmi
ü
çünCü
S
öz
| 116 |
iMan ve küfür Muvazeneleri
1...,106,107,108,109,110,111,112,113,114,115 117,118,119,120,121,122,123,124,125,126,...412
Powered by FlippingBook