İman ve Küfür Muvazeneleri - page 110

İkinci Levha
[ehl-i hidayet ve huzurun ha.kikat-i
dünyalarına işaret eder levhadır.]
demâ gaflet zeval buldu; Ve nur-i Hak ayan gördüm.
Vücut bürhan-ı zat oldu; Hayat mir’at-ı Hak’tır, gör.
Akıl miftah-ı kenz oldu; Fenâ bab-ı bekadır, gör.
Kemalin lem’ası söndü; Fakat Şems-i Cemal var, gör.
zeval ayn-ı visal oldu; Elem ayn-ı lezzettir, gör.
Ömür nefs-i amel oldu; Ebed ayn-ı ömürdür, gör.
zalâm zarf-ı ziya oldu; Bu mevtte hak hayat var, gör.
Bütün eşya enis oldu; Bütün asvat zikirdir, gör.
Bütün zerrat-ı mevcudat; Birer zakir müsebbih, gör.
Fakrı kenz-i gınâ buldum; Aczde tam kuvvet var, gör.
Eğer Allah’ı buldunsa; Bütün eşya senindir, gör.
Eğer Malik-i Mülk’e memlûk isen;
Onun mülkü senindir, gör.
Eğer hodbin ve kendi nefsine malik isen,
Bilâaddin belâdır gör;
Bilâhaddin azaptır tat; Bilâgayet ağırdır, gör.
Eğer hakikî abd-i hudabin isen,
Hudutsuz bir safadır, gör;
Hesapsız bir sevap var tat; nihayetsiz saadet, gör.
Ey nefsim! Kalbim gibi ağla ve bağır ve de ki:
“Faniyim, fani olanı istemem. Âcizim, âciz olanı iste-
mem. Ruhumu Rahmân’a teslim eyledim gayr istemem.
İsterim, fakat bir yâr-i bâkî isterim. Zerreyim, fakat bir
şems-i sermed isterim. Hiç ender hiçim, fakat bu mevcu-
datı umumen isterim”
* * *
abd-i hudabin:
Cenab-ı Hakkı tanı-
yan kul; iyiyi, doğruyu gözeten
kul.
acz:
güçsüzlük, zayıflık.
asvat:
sesler.
ayan:
apaçık.
ayn-ı lezzet:
lezzetin tâ kendisi.
ayn-ı ömür:
hayatın tâ kendisi.
ayn-ı visal:
kavuşmanın tâ kendi-
si.
azap:
acı, sıkıntı.
bab-ı beka:
sonsuzluk kapısı.
belâ:
sıkıntı, keder.
bilâaddin:
sayısız.
bilâgayet:
sonsuz, gayet derece-
de.
bilâhaddin:
hadsiz, sınırsız.
bürhan-ı zat:
Allah’ın zatının varlı-
ğının delili.
demâ:
her zaman.
ebed:
sonsuzluk.
ehl-i hidayet:
iman ve İslâmla şe-
reflenmiş insanlar.
ehl-i huzur:
kendilerinin her an
Allah’ın huzurunda olduğunu bilen
ve ona göre davranan insanlar.
enis:
dost.
fakr:
fakirlik, ihtiyaç içinde olma.
fenâ:
geçicilik.
gaflet:
İlâhî hakikatleri ve ahireti
unutma ya da farkında olmama
hâli.
gayet:
son derece.
hakikat-i dünya:
dünyanın gerçe-
ği.
hakikî:
gerçek.
hesapsız:
sayısız.
hiç ender hiç:
yokluk içinde
yokluk.
hodbin:
kendini beğenmiş.
hudutsuz:
sınırsız.
huzur:
gönül ferahlığı, sükû-
net.
kemal:
mükemmellik, güzel-
lik.
kemalin lem’ası:
güzelliğin
parıltısı.
kenz-i gınâ:
zenginliğin hazi-
nesi.
lem’a:
ışık huzmesi.
levha:
tablo.
malik:
sahip.
Malik-i Mülk:
her şeyin sahibi
olan Allah.
memlûk:
köle.
mevt:
ölüm.
miftah-ı kenz:
hazine anahta-
rı.
mir’at-ı hak:
Cenab-ı Hakkı
gösteren ayna.
mülk:
mal.
müsebbih:
tesbih eden.
nefis:
kişinin kendisi.
nefs-i amel:
işlerin, fiillerin
kendisi.
nihayetsiz:
sonsuz.
nur-i hak:
hakkın nuru, ışığı.
saadet:
mutluluk.
safa:
sefa, keyif.
şems-i cemal:
cemal güneşi,
güneş gibi parlak güzellik.
vücut:
varlık.
zakir:
zikreden, anan.
zalâm:
karanlık.
zarf-ı ziya:
parlak kılıf.
zerrat-ı mevcudat:
varlıkların
zerreleri, atomları.
zeval:
yokluk.
zikir:
anma.
o
n
Y
edinCi
S
öz
| 110 |
iMan ve küfür Muvazeneleri
1...,100,101,102,103,104,105,106,107,108,109 111,112,113,114,115,116,117,118,119,120,...412
Powered by FlippingBook