İman ve Küfür Muvazeneleri - page 118

getiremeyecek. kaptan dahi, eğer seni bu hâlde görse,
ya divanedir diye seni tart edecek, ya ‘Haindir, gemimi-
zi ittiham ediyor, bizimle istihza ediyor, hapis edilsin’ di-
ye emredecektir. Hem, herkese maskara olursun. Çün-
kü, ehl-i dikkat nazarında, zaafı gösteren tekebbürün ile,
aczi gösteren gururun ile, riyayı ve zilleti gösteren tasan-
nuun ile, kendini halka mudhike yaptın; herkes sana gü-
lüyor” denildikten sonra, o bîçarenin aklı başına geldi,
yükünü yere koydu, üstünde oturdu. “oh! Allah senden
razı olsun. zahmetten, hapisten, maskaralıktan kurtul-
dum” dedi.
İşte ey tevekkülsüz insan! sen de bu adam gibi aklını
başına al, tevekkül et. tâ bütün kâinatın dilenciliğinden
ve her hâdisenin karşısında titremekten ve hodfüruşluk-
tan ve maskaralıktan ve şekavet-i uhreviyeden ve tazyi-
kat-ı dünyeviye hapsinden kurtulasın.
dördünCü nokta
İman, insanı insan eder; belki, insanı sultan eder. öy-
le ise, insanın vazife-i asliyesi iman ve duadır. küfür, in-
sanı gayet âciz bir canavar hayvan eder.
Şu meselenin binler delillerinden yalnız hayvan ve in-
sanın dünyaya gelmelerindeki farkları, o meseleye vazıh
bir delildir ve bir bürhan-ı kàtıdır.
evet, insaniyet iman ile insaniyet olduğunu, insan ile
hayvanın dünyaya gelişindeki farkları gösterir. Çünkü
hayvan, dünyaya geldiği vakit, âdeta başka bir âlemde
aciz:
zayıf, güçsüz.
acz:
zayıflık, güçsüzlük.
âdeta:
sanki.
âlem:
dünya.
bîçare:
çaresiz
bürhan-ı kàtı:
kesin delil.
canavar:
korkunç yaratık.
delil:
kanıt.
divane:
deli.
dua:
yalvarmak ve istemek
ehl-i dikkat:
dikkatliler.
gayet:
son derece.
hâdise:
olay.
hain:
ihanet eden.
hâl:
durum.
hapis:
tutuklu, kapalı bir yere
konma.
hodfüruş:
sadece kendini be-
ğenen.
iman:
Allah’a inanma.
insaniyet:
insanlık.
istihza:
alaya alma
ittiham:
suçlama.
kâinat:
bütün varlıklar, âlem.
kaptan:
gemilerin sevk ve ida-
resinden sorumlu en üst dere-
cedeki görevli.
küfür:
Allah’ı inkâr etme,
inançsızlık.
maskara:
gülünç duruma dü-
şen.
mesele:
konu.
mudhike:
gülünç hâl.
nazar:
huzur, ön.
razı:
memnun.
riya:
yalandan gösteriş.
sultan:
padişah, hükümdar.
şekavet-i uhreviye:
ahirette
kötü duruma düşme.
tart:
kovma
tasannu:
yapmacık, zorlaya-
rak bir şeyi olduğundan daha
değerli gösterme.
tazyikat-ı dünyeviye:
dünya-
daki sıkıntılar.
tekebbür:
büyüklenme.
tevekkül:
Allah’a dayanma ve
güvenme.
vakit:
zaman.
vazife-i asliye:
asıl vazife.
vazıh:
açık.
zaaf:
zayıflık.
zahmet:
sıkıntı.
zillet:
alçaklık, aşağılık.
Y
irmi
ü
çünCü
S
öz
| 118 |
iMan ve küfür Muvazeneleri
1...,108,109,110,111,112,113,114,115,116,117 119,120,121,122,123,124,125,126,127,128,...412
Powered by FlippingBook