Eski Saîd Dönemi Eserleri - page 96

tariz etmeyi cemî kuvvetimizle reddederiz. Muterizâne
ihtar ederiz ki, zamanın sille-i bîemanesine kendilerini
müstahak etmesinler.
Ve h i m
“Cemiyetlerde teşebbüsat-ı hafiye olduğu hâlde, İtti-
had-ı Muhammedînin izhar-ı serairi ve teşebbüsat-ı aleni-
yesine neden lüzum görülmüş?”
İr ş a t
İslâmiyet aşikâredir. Hem de, kuvve-i ittisaiyesi tazyik
olunsa âleme zelzele verecek. Hem de, ihfa hile ve şüp-
heyi davet ettiğinden, hile ve şüpheden münezzeh olan
hakikat-i bâhire perde-i hafâdan da müstağnîdir. Hem
de bu zamanda hile, terk-i hile ve doğruluktur. Hem de
başka cemiyete kıyas olunmaz. zira onlar teessüse başlı-
yor, bu ise müesses iken bazı köşelerde tecelli ediyor. Ve
nısf-ı küre-i arzda meknuz o hakikat-ı uzma, üstünde
olan tabakat-ı evham ve şükûkun altından çıkmak vakti
gelmiş ki, o hakikat harekete başlamış. Bazı köşelerden
o hakikatin bazı tarafları lemaan ediyor. Hem de bida-
yet-i İslâm’da kırk oldu, saklanmadı; nasıl üç yüz milyon-
dan sonra gizlenecek?
Ve h i m
“Şeriat isteyenlere bazı müzebzip olanlar ‘mürteci’ di-
yorlar.”
aşikâre:
apaçık, meydanda.
bidayet-i islâm:
İslâmın başlangı-
cı, İslâmın ilk zamanları.
cemî:
bütün.
cemiyet:
topluluk, birlik.
hakikat:
gerçek, esas.
hakikat-i bâhire:
apaçık, besbelli
olan gerçek.
hakikat-i uzma:
en büyük haki-
kat, gerçek.
ihfa:
gizleme.
ihtar:
hatırlatma, uyarı.
irşat:
doğru yolu gösterme, gaflet-
ten uyandırma.
ittihad-ı muhammedî:
Süheyl Pa-
şa, Mehmed Sadık, Ferik Rıza Paşa,
Derviş Vahdeti ve arkadaşları tara-
fından İstanbul’da 5 Nisan 1909 ta-
rihinde kurulan bir cemiyet.
izhar-ı serair:
sırları, gizli şeyleri
ortaya çıkarma.
kıyas:
karşılaştırma.
kuvve-i ittisaiye:
genişleme, bol-
laşma kuvveti.
lemaan:
parlama, parıldama.
meknuz:
gizlenmiş, yere gö-
mülü.
muterizîn:
itiraz edenler, karşı
çıkanlar.
müesses:
tesis edilmiş, kurulu.
münezzeh:
arınmış, tenzih
edilmiş, uzak.
mürteci:
gerilik, geriye dönme
taraflısı, eski düzeni savunan,
gerici.
müstağni:
muhtaç olmayan,
gerekli bulmayan.
müstahak:
hak eden, hak et-
miş.
müzebzip:
kararsız, karmaka-
rışık eden.
nısf-ı küre-i arz:
yeryüzünün
yarısı.
perde-i hafâ:
gizlilik perdesi.
sille-i bîemânî:
amansız tokat.
şeriat:
Allah tarafından pey-
gamber vasıtasıyla bildirilen,
İlâhî emir ve yasaklara daya-
nan hükümlerin hepsi.
tabakat-ı evham ve şükuk:
vehim ve şüphelerin tabakala-
rı.
tariz:
üstü kapalı tenkit etme,
iğneleme, taşlama.
tazyik:
daraltma, sıkıştırma.
tecelli:
belirme, bilinme, gö-
rünme.
teessüs:
kurulma, teşekkül et-
me, oluşma.
terk-i hile:
hileyi terk etmek.
teşebbüsat-ı aleniye:
apaçık
olan girişimler.
teşebbüsat-ı hafiye:
gizli te-
şebbüsler, gizli girişimler.
vehim:
zan, şüphe, yanlış ve
esassız düşünce.
zelzele:
yer sarsıntısı, deprem.
m
akalâT
| 96 |
Eski said dönEmi EsErlEri
1...,86,87,88,89,90,91,92,93,94,95 97,98,99,100,101,102,103,104,105,106,...790
Powered by FlippingBook