Eski Saîd Dönemi Eserleri - page 103

menfur etmez; nasıl ki, bir tabib-i hazık ve bir mühen-
dis-i mahirin nâmeşru harekâtı için, onların tıp ve hen-
deselerinden mâni-i istifade olamaz.
kezalik, fenn-i harbde tecrübeli ve o sanatta mahir ve
hamiyet-i İslâmiye ile münevverü’l-fikir zabitlerinizin ba-
zılarının cüz’î nâmeşru harekâtı için itaatinize halel ver-
meyiniz. zira, fenn-i harb mühim bir sanattır.
Hem de sizin kıyamınız; Şeriat-ı garra, yed-i beyza-i
Mûsa gibi, sair sebeb-i tefrika ve teşettüt-i efkâr olan ce-
miyetleri bel’ etti, sahirleri de secdeye mecbur eyledi; ha-
rekâtınız bu inkılâpta ilâç gibi idi ki, fazla olsa zehre
münkalip olur ve hayat-ı İslâmiyeyi fena bir hastalığa he-
def eder.
Hem de himmetinizle bizdeki istibdat şimdilik mahvol-
du. lâkin terakkiler için, Avrupa’nın istibdad-ı manevîsi
altındayız, nihayet derecede ihtiyat ve itidal lâzımdır.
Yaşasın Şeriat-ı garra! Yaşasın askerler!
Said Nursî
* * *
19
17, 20 Nisan 1909
Cemiyetlere İhtar-ı Mühim
(1)
4 Nisan 1325, Mizan, Sayı: 129; 7 Nisan
1325, Volkan, Sayı: 110.
Şimdi cemiyetimiz bir hükûmet-i meşruta-i meşruadır.
Hükûmet içinde hükûmetin zararı görüldü. seviye-i irfan
nan emre göre hareket etme.
itidal:
orta yolu tutma, ölçülülük.
kezalik:
keza, bu da öyle, böylece.
kıyam:
ayaklanma.
mahir:
maharetli, becerikli.
mâni-i istifade:
faydalanmaya en-
gel olma.
menfur:
kendisinden nefret edi-
len, sevilmeyen.
mühendis-i mahir:
alanında hü-
nerli ve becerikli olan mühendis.
mühim:
önemli, ehemmiyetli.
münevverü’l-fikir:
aydın fikirli.
münkalip:
inkılâp etmiş, başka
hale dönmüş.
nâmeşru:
uygun olmayan, bir
sanat veya işin kurallarına uygun
olmayan.
nihayet:
son.
sahir:
sihir yapan, sihirbaz, büyü-
cü.
sair:
diğer, başka, öteki.
sebeb-i tefrika:
tefrika sebebi, ay-
rılış nedeni.
seviye-i irfan:
kültür düzeyi.
Şeriat-ı Garra:
parlak ve nurlu şe-
riat; İslâm dini.
tabib-i hazık:
işinin uzmanı olan,
maharetli doktor.
terakki:
yükselme, ilerleme.
teşettüt-i efkâr:
fikirlerin dağınık-
lığı, ayrılığı.
yed-i beyza-i mûsa:
Hz. Mûsa’nın
mu’cize gösteren beyaz eli.
zabit:
subay, askere kumanda
eden rütbeli asker.
1.
Bu makale Hutbe-iŞamiye Osmanlıca teksir nüshalarda neşredilmiş, biz de oradan alıyo-
ruz.
bel:
ortadan kaldırma, yutma.
cemiyet:
topluluk, birlik.
cüz’î:
küçük, az.
fenn-i harb:
harb ilmi, savaş
tekniği.
halel:
düzensizlik, noksanlık.
hamiyet-i islâmiye:
İslâmiye-
te ait olan duygu ve bağların
korunma çabası.
harekât:
hareketler, davranış-
lar.
hayat-ı islâmiye:
İslâmî kural-
lara uygun olan hayat.
hendese:
mühendislik.
himmet:
çalışma, çabalama,
gayret gösterme.
hükümet-i meşrua:
meşru
hükümet.
ihtiyat:
uzak görüşlü olma,
geleceği düşünerek tedbirli
hareket etme.
inkılâp:
değişme, dönüşüm,
köklü değişme.
istibdat:
baskı, baskıcı yöne-
tim, kendi başına ve hiç bir ni-
zama ve kanuna bağlı olma-
dan yönetme, keyfî idare sis-
temi.
istibdad-ı manevî:
manevî
baskı.
istifade:
faydalanma, yarar-
lanma.
itaat:
boyun eğme, uyma, alı-
Eski said dönEmi EsErlEri
| 103 |
m
akalâT
1...,93,94,95,96,97,98,99,100,101,102 104,105,106,107,108,109,110,111,112,113,...790
Powered by FlippingBook