Şu medeniyetin ruhu olan roma dehası birbiriyle barışır,
hem mezç ve ittihadı?
o deha ile bu hüda, menşeleri ayrıdır. Hüda semadan in-
di, deha zeminden çıktı. Hüda kalbde işliyor, dimağı da
işletir.
deha dimağda işler, kalbi de karıştırır. Hüda ruhu eder
tenvir, daneleri sümbüllettirir. karanlıklı tabiat, onunla
ışıklanır.
İstidad-ı kemali birden bire yol alır. nefs-i cismanî yapar
hizmetkâr-ı emirber. Meleksima ediyor insan-ı himmet-
perver.
deha ise, evvelâ nefse ve cisme bakıyor, tabiata giriyor,
nefsi tarla ediyor; istidad-ı nefsanî neşvünema buluyor.
ruhu eder hizmetkâr; taneleri kuruyor. Şeytanın siması-
nı beşerde gösteriyor. Hüda, hayateyne saadet veriyor,
dâreyne ziya neşrediyor, insanı yükseltiyor.
deccalmisal
(HaşİYe)
deha-i a’ver, bir dâr ile bir hayatı an-
lar, maddeperest olur ve dünyaperver. İnsanı yapar bi-
rer canavar.
evet, deha sağır tabiata tapar. kör kuvvete fermanber.
Fakat hüda şuurlu sanatı tanır, hikmetli kudrete bakar.
deha, zemine küfran perdesi çeker. Hüda, şükran nu-
runu serper.
meleksima:
meleğe benzetme.
menşe:
kaynak.
mezç:
kaynaştırma, bütünleştir-
me.
nefis:
insanı her türlü kötülüğe
yönlendiren duygu.
nefs-i cismanî:
insanın bedeni ve
hayvanî yönü.
neşretme:
yayma.
neşvünema:
gelişme, filizlenme
ve büyüme.
nur:
ışık, aydınlık. (kalb nuru).
roma dehası:
Allah’ı inkâr ve put-
perestlikten kaynaklanan dünya
servet ve haşmeti.
ruh:
can, hayat ve duygulardan
oluşan canlının manevî yönü.
saadet:
mutluluk.
sanat:
güzel ve süslü eser üretimi.
sema:
ruhların ve meleklerin bu-
lunduğu gök tabakası.
sima:
yüz, görünüş; eser, alâmet.
şuurlu:
bilinçli.
şükran:
teşekkür, minnettarlık.
tabiat:
madde âlemi, varlıklar.
tenvir:
aydınlatma, ışıklandırma.
zemin:
yeryüzü.
ziya:
aydınlık, ışık.
beşer:
insan, insanlık, âde-
moğlu.
cisim:
beden.
dane:
tohum, kırıntı.
dâr:
dünya, diyar.
dâreyn:
dünya ve ahiret, her
iki dünya.
deccalmisal:
deccal gibi.
deha:
olağanüstü akıl ve zekâ.
deha-i a’ver:
sadece dünyayı
gören tek göz, bir gözü kör de-
ha ve akıl.
dimağ:
beyin, akıl ve şuur.
dünyaperver:
dünyayı seven.
evvelâ:
birincisi.
fermanber:
buyruğa uyan,
boyun eğen.
haşiye:
dipnot.
hayat:
yaşayış, yaşama.
hayateyn:
iki hayat, dünya ve
ahiret hayatı.
hikmet:
yüksek bilgi; akıl, söz
ve hareketteki uygunluk.
hizmetkâr:
hizmet eden.
hizmetkâr-ı emirber:
emre
hazır hizmetçi.
hüda:
İlâhî kaynaklı hak yol ve
prensipleri; hak ve doğru olan
yol.
insan-ı himmetperver:
gay-
retli, kabiliyetli insan.
istidad-ı kemal:
olgunlaşma,
gelişme kabiliyeti.
istidad-ı nefsanî:
nefse ait,
nefisle ilgili yetenek.
ittihat:
birlik.
kudret:
güç yetirme, yapabil-
me gücü.
kuvvet:
güç, iktidar.
küfran:
nankörlük.
maddeperest:
maddeci, mad-
deye tesir verenler.
medeniyet:
şehirlilik, toplum-
da yaşama ve kurallara uygun
davranma, uygarlık,.
HaşİYe:
Bunda da bir ince işaret var.
Eski said dönEmi EsErlEri
| 677 |
l
emaaT