tesri-i ihtizazî; tahrib-i medeniyet. deniyet-i hâzıra sure-
ti değişecek, sistemi bozulacak; zuhur edecek o vakit,
İslâmî medeniyet. Müslümanlar, bilihtiyâr elbet evvel gi-
recek. Muvazene istersen: şer’in medeniyeti-şimdiki
medeniyet.
esaslara dikkat et, âsârlara nazar et. Şimdiki medeniyet
esasatı menfidir. Menfi olan beş esas ona temel, hem
kıymet.
onlarla çarh kurulur. İşte nokta-i istinat: hakka bedel kuv-
vettir. kuvvet ise, şe’nidir tecavüz ve tearuz. Bundan
çıkar hıyanet.
Hedef-i kastı, fazilet bedeline hasis bir menfaattir. Men-
faatin şe’nidir tezahum ve tehasum. Bundan çıkar ci-
nayet.
Hayattaki kanunu, teavün bedeline, bir düstur-i cidaldir.
Cidalin şe’ni budur: tenazu ve tedafü. Bundan çıkar se-
falet.
Akvamların beyninde rabıta-i esası: Aharın zararına mün-
tebih unsuriyet. Başkaları yutmakla beslenir, alır kuv-
vet.
Milliyet-i menfiye, unsuriyet, milliyet; şe’ni olur daima
böyle müthiş tesadüm, böyle feci telâtum. Bundan çı-
kar helâket.
Beşincisi şudur ki: Cazibedar hizmeti, heva, hevesi teşci,
teshil; hevesatı, arzuları tatmin. Bundan çıkar sefahat.
ahar:
başkaları, diğerleri.
akvam:
kavimler, milletler.
arzular:
istekler.
âsâr:
eserler, ürünler, sonuçlar.
bedel:
yerine.
beyn:
ara, arasında.
bilihtiyâr:
kendi arzusu ile tercih
etme.
cazibedar:
çekici.
cinayet:
büyük suç, insanlık suçla-
rı, toplumun tümünü ilgilendiren
suç.lar
çarh:
bir şeyin merkezi, etrafında
dönen odak noktası.
daima:
devamlı.
deniyet-i hâzıra:
şimdiki ahlâkî
çöküntü.
düstur-i cidal:
mücadele prensibi.
esas:
temel prensip.
esasat:
prensipler, kurallar.
evvel:
önce.
fazilet:
hiçbir çıkarı değil, Allah rı-
zası ve doğruluğun gereğini yap-
ma.
feci:
korkunç, çok kötü.
hakka bedel:
hakka karşıt, hakkın
yerine geçen.
hasis:
alçakça.
hedef-i kasıt:
ulaşmak istenen
amaç.
helâket:
yok oluş, mahvolma.
heva:
nefsin arzu ve istekleri.
heves:
istek, arzu; gelip geçici is-
tek; nefsin hoşuna giden istek; akıl
dışı istek; zevk, eğlence.
hevesat:
nefsin hoşuna giden şey-
ler.
hıyanet:
ihanet, kötülük etme.
islâmî:
İslâm’ın malı olan.
kanun:
kural.
kıymet:
değer.
kuvvet:
güç, iktidar.
medeniyet:
şehirlilik, toplumda
yaşama ve kurallara uygun dav-
ranma, uygarlık.
menfaat:
şahsî çıkar.
menfi:
bir şeyin olmayacak ciheti,
hakikatin aksi.
milliyet:
ırkçılık.
milliyet-i menfi:
zararlı milliyetçi-
lik, ırkçılık.
muvazene:
kıyaslayarak de-
ğerlendirme, ölçü, karşılaştır-
ma.
müntebih:
uyanık, uyanmış.
müthiş:
dehşete düşüren.
nazar:
bakış, insanların fikir ve
düşünceleri.
nokta-i istinat:
dayanak nok-
tası.
rabıta-i esas:
temel bağ.
sefahat:
ahlâksızlık, eğlence
ve zevke düşkünlük.
sefalet:
yoksulluk, perişanlık.
suret:
tarz, yol, şekil. biçim.
şe’n:
gerek, özellik.
şer:
kötü ve zararlı olan şey,
kötülük.
tahrib-i medeniyet:
medeni-
yetin maddî-manevî yıkımı.
tatmin:
doyuma ulaşma.
tearuz:
muaraza, çatışma.
teavün:
yardımlaşma.
tecavüz:
haddini aşma, saldır-
ma.
tedafü:
itişme, kakışma.
tehasum:
düşmanlık.
telâtum:
dalgalanma.
temel:
bir şeyin üzerine bina
edildiği kaide.
tenazu:
çekişme ve kavga.
tesadüm:
çarpışma, vuruşma.
teshil:
kolaylaştırma.
tesri-i ihtizaz:
sarsıntının art-
ması, hızlanması.
teşci:
cesaretlendirme.
tezahum:
sıkıntı, zahmet ver-
me.
unsuriyet:
ırkçılık.
vakit:
zaman.
zuhur:
ortaya çıkma, görün-
me.
ç
ekirdekler
ç
içekleri
| 672 |
Eski said dönEmi EsErlEri