Eski Saîd Dönemi Eserleri - page 664

onda olan hodgâmlık, bundan çıkan hodbinlik. gurur,
inat birleşse, öyle günah oluyor
(HaşİYe)
ki, beşer şimdi-
ye kadar,
ona isim bulmamış. Cehennemin lüzumuna delil olduğu
gibi, cezası da yalnız cehennem olabilir.
Hem meselâ, bir adam tek yalancı sözünü doğru göster-
mek için, İslâm’ın felâketini kalben arzu eder.
Şu zaman da gösterdi: Cehennem lüzumsuz olmaz,
cennet ucuz değildir.
• • •
Bazen Hayır Şerre Vasıta Olur
Havastaki meziyet, filhakika sebeptir tevazu, mahviyete;
olmuş maatteessüf sebeb-i tahakküme,
tekebbüre hem illet. Fakirlerdeki aczi, âmîlerdeki fakrı,
filhakika sebeptir ihsan ve merhamete.
lâkin maatteessüf müncer olmuştur şimdi zillet ve esare-
te. Bir şeyde hâsıl olan mehasin ve şerefse,
Havas ve rüesaya o şey peşkeş edilir. o şeyden neş’et
eden seyyiat ve şer ise, efrat ve hem avama taksim,
tevzi edilir.
Aşiret-i galipte hâsıl olan şerefse, “Hasan Ağa, aferin!”
Hâsıl olan şer ise, efrada olur nefrin. Beşerde şerr-i ha-
zin!
• • •
HaşİYe:
Bunda da bir işaret-i gaybiye var.
acz:
güçsüzlük, âcizlik.
âmî:
basit, sıradan; avam ile ilgili.
arzu:
istek.
aşiret-i galip:
toplumun, aşiretin
ileri gelenleri.
avam:
halk.
bazen:
ara sıra.
beşer:
insan, insanlık, âdemoğlu.
cehennem:
ahiretteki ceza yurdu.
cennet:
sonsuz mutluluk yurdu,
en büyük mükâfat.
delil:
bir şeyi ispata yarayan belge.
efrat:
fertler, bireyler, halkın ço-
ğunluğu.
esaret:
başkasının tutsağı olmak.
fakir:
muhtaç, ihtiyacı olan.
filhakika:
gerçekte, doğrusu.
gurur:
boş şeylerle övünme, bö-
bürlenme.
günah:
dinin yasakladığı fiiller, ku-
sur.
hâsıl olma:
meydana gelme.
haşiye:
dipnot.
havas:
önde gelenler, seçkinler,
üst tabaka, zenginler sınıfı.
havâs:
duyular, duygular.
hayır:
iyi ve faydalı olan şey.
hodbinlik:
bencil, enaniyetli ve ki-
birli.
hodgâmlık:
kendini düşünmek.
ihsan:
iyilik yapma ve bağış yap-
ma.
illet:
sebep ve vasıta olmak.
inat:
yanlışta ve hatada ısrar et-
me.
isim:
ad, ünvan.
lâkin:
ama, fakat.
lüzum:
ihtiyaç, gereklilik.
maatteessüf:
ne yazık ki,
üzüntü ile.
mahviyet:
kendini toprak gibi
değersiz hissetme, başkalarına
değer verme.
mehasin:
övünç kaynağı olan
şeyler.
merhamet:
acıma, koruma,
iyilikte bulunma.
meziyet:
üstün özellikler, va-
sıflar ve mal, makam gibi üs-
tünlükler.
müncer olmak:
sonuçlamak,
bir tarafa çekilmek, sürüklen-
mek.
nefrin:
nefretler, beddua, lâ-
net.
neş’et:
doğma, ortaya çıkma,
kaynaklanma.
peşkeş:
hakkı olmayana hakkı
olmayan şeyi verme.
rüesa:
reisler, idareciler.
sebeb-i tahakküm:
zorbalık
ve baskı sebebi.
seyyiat:
günahlar.
şer:
kötü ve zararlı olan şey,
kötülük.
şeref:
yüce, yücelik, övünüle-
cek davranışlar.
şerr-i hazin:
üzücü, hüzün ve-
rici kötülük.
taksim:
bölme, bölüştürme.
tek:
bir.
tekebbür:
kendini üstün, baş-
kalarını değersiz görme, kibir-
lenme.
tevazu:
alçak gönüllülük, ken-
dini kimseden üstün görme-
me ve herkesle beraber olma
özelliği.
tevzi:
dağıtma, paylaştırma.
vasıta:
araç.
zillet:
alçaklık, ezilmişlik.
ç
ekirdekler
ç
içekleri
| 664 |
Eski said dönEmi EsErlEri
1...,654,655,656,657,658,659,660,661,662,663 665,666,667,668,669,670,671,672,673,674,...790
Powered by FlippingBook