ger vücudu ruh çıkarsa, başından şuuru indirirse, yine lâ-
yemut kanun olur.
• • •
Hayatsız Vücut Adem Gibidir
ziya ile hayatın her biri mevcudatın birer keşşafıdır. Bak;
nur-i hayat olmazsa,
Vücut ademâlûddur, belki adem gibidir. evet, garip, ye-
timdir hayatsız ger kamerse.
• • •
Hayat Sebebiyle Karınca Küreden Büyük Olur
ger mizanü’l-vücutla karıncayı tartarsan, onda çıkan kâi-
nat küremize sıkışmaz.
Bence küre hayvandır. Başkaların zannınca meyyit olan
küreyi ger getirip koyarsan,
karıncanın karşısına, o zîşuur başının nısfı bile olamaz.
• • •
Nasraniyet İslâmiyet’e Teslim Olacak
nasraniyet ya intifa, ya ıstıfa bulacak. İslâm’a karşı tes-
lim olup terk-i silâh edecek.
Mükerreren yırtıldı, prutluk’a tâ geldi. prutluk’ta görme-
di ona salâh verecek.
perde yine yırtıldı, mutlak dalâle düştü. Bir kısmı lâkin ba-
zı yakınlaştı tevhide; onda felâh görecek.
adem:
yokluk.
ademâlûd:
yokluk ile karışık.
belki:
kesinlikle, bilakis.
dalâl:
doğru yoldan çıkma, sapma,
azıp eğri yola, batıla sapma.
felâh:
kurtuluş.
garip:
batan, gurup eden.
ger:
eğer.
hayat:
yaşayış, yaşama.
hayatsız:
cansız.
ıstıfa:
saflaşma, arınma, te-
mizlenme.
intifa:
sönme, yok olma.
kâinat:
evren, yaratılan her
şey.
kamer:
ay. (ay ışığını kaybet-
tikçe görünmez olur.).
kanun:
yüksek bir irade tara-
fından konmuş olan kural.
keşşaf:
açığa çıkaran, keşfe-
den.
küre:
dünya, küre-i arz.
lâkin:
ama, fakat.
lâyemut:
ölümsüz.
mevcudat:
varlıklar.
meyyit:
ölü.
mizanü’l-vücut:
varlık ölçüsü;
var oluş, yaratılış terazisi.
mutlak:
sınırsız.
mükerreren:
defalarca.
nasraniyet:
Hristiyanlık.
nısfı:
yarım, yarısı.
nur-i hayat:
hayat nuru, hayat
ışığı.
Prutluk:
Protestan mezhebi.
ruh:
can, hayat ve duygular-
dan oluşan canlının manevî
yönü.
salâh:
düzelme, iyileşme.
şuur:
idrak, düşünce, bilinç.
terk-i silâh:
savaşı, silâhı terk
etme.
tevhid:
Allah’ın bir olduğu
inancı.
vücut:
beden; varlık.
yetim:
kimsesiz.
zan:
araştırmaya dayanma-
yan tahminî bilgi.
zîşuur:
akıllı, ve şuur sahibi.
ziya:
aydınlık, ışık.
ç
ekirdekler
ç
içekleri
| 656 |
Eski said dönEmi EsErlEri