emirleri şunlardır: Birer birer meyelân, birer birer imti-
sal, evamir-i rabbanî.
Vicdandaki tecelli aynen böyle cilvedir ki, incizap ve cez-
be iki musaffa canı,
İki mücellâ camdır; akseder içinde Cemal-i lâyezalî, hem
de nur-i imanî.
• • •
Nübüvvet Beşerde Zaruriyedir
karıncayı emîrsiz, arıları ya’supsuz bırakmayan kudret-i
ezeliye, elbette,
Beşeri de bırakmaz şeriatsız, nebîsiz. sırr-ı nizam-ı âlem
böyle ister elbette.
• • •
Meleklerde Miraç İnsanlarda Şakk-ı Kamer gibidir
Bir miracı kerametle melekler, gördüler elhak ki; müsel-
lem bir nübüvvette muazzam bir velâyet var.
o parlak zat, Burak’a binmiş de berk olmuş, kamervari
serâser âlem-i nuru da görmüştür.
Şu şahadet âleminde münteşir insanlara hissî büyük bir
mu’cize nasıl ki
(1)
o
ôn
ªn
?r
dG s
?n
°ûr
fGn
h
’dir.
Bu miraçtır âlem-i ervahtaki sakinlere en büyük bir mu’ci-
ze ki,
(2)
…'
ôr
°Sn
G …=/
òs
dG n
¿
Én
ër
Ñ° o
S
’dır.
• • •
muazzam:
çok değerli ve bü-
yük.
musaffa:
saflaşmış, kötülük-
ten arınmış.
mücellâ:
parlak.
münteşir:
her yere yayılmış.
müsellem:
doğruluğu kesin-
likle kabul edilmiş.
nebî:
peygamber.
nur-i imanî:
imanın güzel ve
parlak ışığı.
nübüvvet:
peygamberlik.
sakin:
duran, yerleşmiş olan.
serâser:
baştan başa.
sırr-ı nizam-ı âlem:
âlemdeki
mükemmel düzenin sırrı.
şahadet:
şahit olma, şahitlikte
bulunma.
şakk-ı kamer:
ayın ikiye yarıl-
ması mu’cizesi.
şeriat:
kanun, dinî hükümler,
toplumu ilgilendiren dini hü-
kümler, kurallar.
tecelli:
isim ve sıfatların eşya-
da görünmesi, yansıması.
velâyet:
Allah’a yakınlaşma,
dostluk.
vicdan:
iyiyi kötüden, hayrı
şerden ayırt etmeye yardımcı
olan ahlâkî duygu.
ya’sup:
arı beyi.
zaruriye:
zorunlu.
zat:
azamet ve ululuk sahibi.
ç
ekirdekler
ç
içekleri
| 654 |
Eski said dönEmi EsErlEri
1.
Ay yarıldı. (Kamer Suresi: 1.)
2.
Gece seyahat ettiren Allah, her türlü noksandan münezzehtir. (İsra Suresi: 1.)
aksetme:
yansıma.
âlem:
dünya, varlık sınıflarının her
biri.
âlem-i ervah:
ruhlar âlemi.
âlem-i nur:
görmediğimiz melek-
lerin mekânı olan nur âlemi.
berk:
şimşek.
beşer:
insan, insanlık, âdemoğlu.
burak:
cennete has binek.
Cemal-i lâyezalî:
ebedî devam
edecek olan, her şeyi son derece
güzel olan Allah’ın güzel işleri ve
güzelliği, mükemmelliği,.
cezbe:
çekim gücü.
cilve:
yansıma, görünme.
elbette:
kesinlikle.
elhak:
gerçekten.
emîr:
bey, reis, başkan.
evamir-i rabbanî:
Rabbe ait, ter-
biye ve terakkiye yönelik emirler
ve fiiller.
hissî:
göze ve diğer duygulara hi-
tap eden.
imtisal:
boyun eğme, emre uyma.
incizap:
çekim gücüne kapılan, çe-
kilen.
kamervari:
aya benzer, ay gibi.
keramet:
Allah’ın velî kullarında
görülen olağanüstü hâller veya ta-
biatüstü hâdiseler.
kudret-i ezeliye:
başlangıcı olma-
yan kudret.
meyelân:
meyletme, yönelme, işe
yönelme.
miraç:
Peygamberimizin âlemleri
seyrederek Allah’ın huzuruna çık-
ması.
mu’cize:
ancak Allah’ın kudreti ile
yapılan ve peygamberin ricası ile
olan harika olaylar, işler.