12
27 Mart 1909
Seda-i Hakikat
(1)
14 Mart 1325, Volkan, Sayı: 86.
T
arik-ı muhammedî
(
AsM
), şüphe ve hileden münez-
zeh olduğundan, şüphe ve hileyi ima eden gizle-
mekten de müstağnidir. Hem de, o derece azîm ve ge-
niş ve muhit bir hakikat, bahusus bu zaman ehline karşı
hiçbir cihetle saklanmaz. Bahr-i umman nasıl bir testide
saklanacak?
tekraren söylüyorum ki: İttihad-ı İslâm hakikatinde
olan
(2)
İttihad-ı Muhammedînin (
AsM
) cihetülvahdeti tev-
hid-i İlâhîdir, peyman ve yemini de imandır,
(3)
müntesi-
bîni umum mü’minlerdir, nizamnamesi sünen-i Ahmedi-
yedir (
AsM
), kanunu evamir ve nevahî-i şer’iyedir.
Bu ittihat, âdetten değil, ibadettir. İhfa havf-ı riyadan-
dır ve farzda riya yoktur. Bu zamanın en büyük farz va-
zifesi ittihad-ı İslâm’dır.
İttihadın hedef ve maksadı, o kadar uzun münşaip,
muhit ve merakiz ve maâbid-i İslâmiyeyi birbirine rapte-
den bir silsile-i nuranîyi ihtizaza getirmekle, onunla mer-
but olanları ikaz ve tarik-ı terakkiye bir hâhiş ve emr-i
vicdanî ile sevk etmektir.
Bu ittihadın meşrebi muhabbettir; husumet ise cehalet
ve zaruret ve nifakadır. gayrimüslimler emin olsunlar ki,
bu ittihadımız bu üç sıfata hücumdur. gayrimüslime kar-
şı hareketimiz iknadır –zira onları medenî biliriz– ve
ihfa:
saklama, gizleme.
ihtizaz:
titreme, harekete geçir-
me.
ima:
işaretle anlatma, üstü kapalı
ifade etme.
ittihad-ı islâm:
İslâm birliği, Panis-
lâmizm.
ittihad-ı muhammedî:
Süheyl Pa-
şa, Mehmed Sadık, Ferik Rıza Paşa,
Derviş Vahdeti ve arkadaşları tara-
fından İstanbul’da 5 Nisan 1909 ta-
rihinde kurulan bir cemiyet.
ittihat:
birleşme, birlik oluşturma.
maâbid-i islâmiye:
İslâm mabet-
leri, ibadet yerleri.
medaris:
medreseler.
medenî:
hayat tarzı, bilgi seviyesi
bakımından yüksek durumda bu-
lunan.
merakiz:
merkezler.
merbut:
bağlı, raptedilmiş.
mesacid:
mescitler, camiler.
meşrep:
gidiş, hareket tarzı, tavır,
tutum, meslek.
muhabbet:
sevgi, sevme.
muhit:
ihata eden, kuşatıcı.
münezzeh:
arınmış, tenzih edil-
miş, uzak.
münşaib:
şubelere ayrılmış.
müntesibîn:
intisap edenler, bağlı
olanlar.
müstağni:
muhtaç olmayan.
nifak:
ikiyüzlülük; bozgunculuk.
nizamname:
tüzük metni, ilgili
yerlere bildirilen resmî hükümler.
peyman:
yemin, and.
rapt:
bağlama.
riya:
iki yüzlülük, yalandan göste-
riş, samimiyetsizlik.
seda-i hakikat:
hakikatin sesi.
silsile-i nuranî:
nuranî, nurlu silsi-
le.
sünen-i ahmediye (
ASM
):
Hz. Mu-
hammed’in (
ASM
) sünneti, ahlâk ve
yaşayışı.
tarik-ı muhammedî:
Peygamberi-
mizin gitmiş olduğu yol, Hz. Mu-
hammed’in (
ASM
) yolu.
tarik-ı terakki:
ilerleme yolu.
tekraren:
defalarca, tekrarlana-
rak.
tevhid-i ilâhî:
Allah’ın birliğine
iman ve Ondan başka ilâh olmadı-
ğını tasdik etme.
umum:
bütün.
zaruret:
şiddetli ihtiyaç, fakirlik,
yoksulluk.
zevayâ:
zaviyeler.
âdet:
görenek, usul, alışkanlık.
azîm:
büyük.
Bahr-i Umman:
Hind Okyanu-
su.
bahusus:
özellikle.
cehalet:
cahillik.
cemiyet:
dernek.
ceride:
gazete.
cihetülvahdet:
birlik ciheti.
emr-i vicdanî:
vicdanî bir dür-
tü.
encümen:
meclis, komisyon.
evamir ve nevahî-i şer’iye:
şeriatın emrettiği ve yasakla-
dığı şeyler.
gayrimüslim :
Müslüman ol-
mayan, İslâmiyeti kabul etme-
yen.
hâhiş:
istek, arzu, isteyiş.
hakikat:
gerçek, esas.
hakikat:
gerçek.
havf-ı riya:
riyaya girme kor-
kusu.
husumet:
düşmanlık.
1.
Üstadımız bu makaleyi de tashih ederek Hutbe-iŞâmiye ile Divan-ıHarb-iÖrfi’ye "27 Mart
1909, Dinî Ceride No: 86" kaydı ile derç etmiştir. Biz de bu hâli ile buraya alıyoruz.
2.
Volkan’da “İttihad-ı İslâm hakikatinde olan” ibaresi yer almamaktadır.
3.
Volkan’da bu arada “encümen ve cemiyetleri mesacid ve medaris ve zevayâdır” ifadesi bu-
lunmaktadır.
Eski said dönEmi EsErlEri
| 67 |
m
akalâT