Eski Saîd Dönemi Eserleri - page 57

Bizim cemaatimizin
(1)
meşrebi muhabbete muhabbet
ve husumete husumettir; yani, beyne’l-islâm muhabbete
imdat ve husumet askerini
(2)
bozmaktır. mesleğimiz ise,
ahlâk-ı Ahmediye
(
AsM
)
ile tahallûk ve sünnet-i Peygam-
berîyi ihya etmektir. Ve rehberimiz, Şeriat-ı Garra ve kı-
lıcımız da berahin-i kàtıa ve maksadımız ilâ-i kelimetul-
lahtır.
Cemaatimize
(3)
her bir mü’min manen müntesiptir.
sureten intisap ise, sünnet-i nebeviyeyi kendi âleminde
ihyaya azm-i kat’î iledir. en evvel mürşid-i umumî olan
ulema ve meşayih ve talebeyi şeriat namına ittihada da-
vet ederiz.
İhtar-ı Mahsus:
gazeteci denilen huteba-i umumî,
iki kıyas-ı fasit ile milleti bataklığa düşürtmüştür:
Birincisi
, vilâyatı İstanbul’a kıyas ederek. Hâlbuki, elif-
bayı okumayan çocuklara felsefe dersi verilse sathî olur.
ikincisi
, İstanbul’u Avrupa’ya kıyas etmişler. Hâlbuki,
bir erkek, kadının kametinden istihsan ettiği libası giyin-
se maskara
(4)
ve rezil olur.
Hatime:
Benim perişan sözlerimin mabeynlerini rap-
tedecek olan mukaddemat-ı matviyeyi itnaptan ihtira-
zen, hayalimde hıfz ile zikretmedim. Ve bu müşevveş
sözlerimi temaşa edenler, misafireten ve tenezzülen ruh-
larını bir “kürd evi” ıtlâkına şayan olan cesedime gön-
dersin de, hazinetü’l-hayalimi teftiş ile matviyatı çıkarsın.
Yani, leylâ’mı benim gözlerimle temaşa etsin.
(5)
Yaşasın Şeriat-ı garra!
Said Nursî
ihtirazen:
korunarak, sakınarak,
çekinerek.
ihya:
canlandırma, hayat verme.
intisap:
mensup olma, bağlanma.
istihsan:
güzel bulma, beğenme.
itnap:
sözün uzun tutulması, uza-
tılması; daha kısa anlatımı müm-
kün olduğu hâlde uzun anlatımı
tercih etme.
ittihat:
birleşme, birlik oluşturma.
kamet:
boy, endam.
kıyas:
karşılaştırma, oranlama.
kıyas-ı fasit:
yanlış kıyas.
libas:
elbise.
mabeyn:
ara.
manen:
mana bakımından, mana-
ca.
maskara:
herkesi kendine güldü-
ren, soytarı.
matviyat:
kitap sahifeleri gibi dü-
rülü, bükülü olan şeyler.
meşayih:
şeyhler, pirler.
meşrep:
gidiş, hareket tarzı, tavır,
tutum, meslek.
misafireten:
misafir olarak.
muhabbet:
sevgi, sevme.
mukaddemat-ı matviye:
atlanı-
lan, geçilen ön bilgiler.
müntesip:
intisap etmiş, bağlan-
mış, mensup.
mürşid-i umumî:
herkese doğru
yolu gösteren, onları irşat eden.
müşevveş:
teşevvüşe uğramış,
düzensiz, karmakarışık.
rapt:
bağlama.
sathî:
yüzeysel, derine inmeyen,
üstün körü.
sureten:
görünüş itibarıyla.
sünnet-i nebeviye:
Hz. Muham-
med’e (
ASM
) ait sünnet.
sünnet-i Peygamberi:
Peygamber
sünneti, Hz. Peygambere ait sün-
net.
şayan:
değer, lâyık, münasip.
şeriat:
din; dinî hükümler.
Şeriat-ı Garra:
parlak ve nurlu şe-
riat; İslâm dini.
tahallûk:
ahlâklanma.
takviye:
kuvvetlendirme, sağlam-
laştırma.
teftiş:
kontrol etme.
temaşa:
hayretle ve dikkatle ba-
kıp seyretme.
tenezzülen:
alçak gönüllülükle.
ulema:
âlimler, bilginler.
vilâyat:
vilâyetler, iller.
zaaf-ı diyanet:
dindarlıktaki zayıf-
lık, eksiklik.
1.
Gazetede “Bizim cemiyetin” şeklindedir.
2.
Gazetede “ceyşini” şeklindedir.
3.
Gazetede “cemiyetimize” şeklindedir.
4.
Gazetede “muhannes” şeklindedir.
5.
Hatime bölümü gazetede mevcuttur.
ahlâk-ı ahmediye:
Hz. Mu-
hammed’in (
ASM
) ahlâkı.
azm-i kat’î:
kesin karar.
berahin-i kàtıa:
kesin deliller.
beynelislâm:
Müslümanlar
arasında.
felsefe:
madde ve hayatı baş-
langıç ve gaye bakımından in-
celeyen ilim.
hatime:
son söz.
hazinetü’l-hayal:
hayal hazi-
nesi.
hıfz:
ezberleme.
husumet:
düşmanlık.
huteba-i umumî:
genel vaiz-
ler, herkese hitap edenler.
i’lâ-i kelimetullah:
Allah’ın is-
mini, davasını yüceltmek, yay-
mak.
ihtar-ı mahsus:
özel hatırlat-
ma.
Eski said dönEmi EsErlEri
| 57 |
m
akalâT
1...,47,48,49,50,51,52,53,54,55,56 58,59,60,61,62,63,64,65,66,67,...790
Powered by FlippingBook