10
18 Mart 1909
Yaşasın Şeriat-ı Ahmedî
(
ASM
)
(1)
5 Mart 1325, Volkan, Sayı: 77.
Ş
eriat-ı Garra,
kelâm-ı ezelîden geldiğinden, ebede
gidecektir. nefs-i emmarenin istibdad-ı rezilesinden
selâmetimiz İslâmiyet’e istinatladır, o hablülmetîne te-
messükledir. Ve haklı hürriyetten
(2)
hakkıyla istifade et-
mek, imandan istimdatladır. zira, sâni-i Âlem’e hakkıy-
la abd ve hizmetkâr olanın, halka ubudiyete tenezzül et-
memesi gerektir.
Herkes kendi âleminde bir kumandan
(3)
olduğundan,
âlem-i asgarında cihad-ı ekber ile mükelleftir. Ve ahlâk-ı
Ahmediye ile tahallûk ve sünnet-i nebeviyeyi ihya ile
muvazzaftır.
ey evliya-i umur!
tevfik isterseniz kavanin-i âdetulla-
ha tevfik-i hareket ediniz. Yoksa tevfiksizlikle cevab-ı red
alacaksınız. zira, maruf umum enbiyanın memalik-i İslâ-
miye ve osmaniyeden zuhuru kader-i İlâhiyenin
(4)
bir
işaret ve remzidir ki, bu memleket insanlarının makine-i
tekemmülâtının buharı diyanettir. Ve bu Asya ve Afrika
tarlasının ve rumeli bostanının çiçekleri, ziya-i İslâmi-
yet’le neşvünema bulacaktır.
dünya için din feda olunmaz. gebermiş istibdadı mu-
hafaza için vaktiyle mesail-i şeriat rüşvet verilirdi. dinin
meseleleri
(5)
terk ve feda edilmesinden, zarardan başka
ne faydası görüldü?
milletin kalb hastalığı zaaf-ı diyanet-
tir; bunu takviye ile sıhhat bulabilir.
abd:
kul.
ahlâk-ı ahmediye:
Hz. Muham-
med’in (
ASM
) ahlâkı.
âlem-i asgar:
en küçük âlem; in-
san.
bilahare:
sonradan.
bostan:
sebze bahçesi.
cevab-ı ret:
ret cevabı.
cihad-ı ekber:
en büyük cihad,
nefis ile mücadele.
derç:
sokma, içine alma.
diyanet:
dinî hisler, dindarlık.
düstur:
kaide, esas, prensip.
ebed:
sonsuzluk, daimîlik.
enbiya:
nebîler, peygamberler.
evliya-i umur:
iş başında bulunan
kimseler.
hablülmetîn:
sağlam ip.
hizmetkâr:
hizmet eden, hizmet-
çi.
ibare:
cümle veya cümle grubu.
ihya:
canlandırma, hayat verme.
istibdat:
baskı, baskıcı yönetim,
kendi başına ve hiç bir nizama ve
kanuna bağlı olmadan yönetme,
keyfî idare sistemi.
istibdad-ı rezile:
rezil olan istib-
dat, baskı.
istifade:
faydalanma.
istimdat:
medet dileme, imdat is-
teme, yardıma çağırma.
istinat:
dayanma.
kader-i ilâhiye:
İlâhî kader, Al-
lah’ın kader kanunu.
kavanin-i âdetullah:
âdetullah
kanunları, kâinatta işleyen İlâhî
kanunlar, yaratılış kanunları.
kelâm-ı ezelî:
ezelî söz, varlığına
başlangıç olmayan Allah’ın sözü.
kur’ân-ı mukaddes:
mukaddes,
kutsal Kur’ân.
makine-i tekemmülât:
ilerleme
makinesi, sistemi.
maruf:
herkesçe bilinen.
memalik-i islâmiye ve Osmani-
ye:
İslâm ve Osmanlı memleketle-
ri, ülkeleri.
mesail-i şeriat:
şeriat meseleleri.
muhafaza:
koruma.
muvazzaf:
vazifeli, görevli.
mükellef:
sorumlu ve yükümlü.
nefs-i emmare:
insana kötü ve
günah işlerin yapılmasını emreden
nefis.
neşir:
kitap basma, çıkarma; her-
kese duyurma, yayma.
neşvünema:
yayılıp genişleme,
büyüyüp gelişme.
remiz:
işaret, gizli ve kapalı bir su-
rette ifade etme.
sâni-i Âlem:
dünyayı sanatla ya-
ratan Allah.
selâmet:
eminlik, kurtuluş, korku
ve endişeden uzak olma.
sünnet-i nebeviye:
Hz. Muham-
med’e (
ASM
) ait sünnet.
Şeriat-ı ahmedî:
Hz. Muham-
med’in (
AS
m) tarif ettiği bildirdiği
şeriat; İslâm dini.
Şeriat-ı Garra:
parlak ve nurlu şe-
riat; İslâm dini.
tahallûk:
ahlâklanma.
takviye:
kuvvetlendirme.
tashih:
düzeltme.
temessük:
yapışma, sarılma.
tenezzül:
kendine aykırı dü-
şen bir işi veya durumu kabul
etme, alçalma.
tevfik:
başarı, muvaffakıyet.
tevfik-i hareket:
uygun dav-
ranışta bulunma.
ubudiyet:
kulluk.
zaaf-ı diyanet:
dindarlıktaki
zayıflık, eksiklik.
zeyil:
ek, bir eserin devamı
olarak yazılan kısım.
ziya-i islâmiyet:
İslâmiyet ışı-
ğı.
zuhur:
ortaya çıkma.
1.
Bu makale Divan-ıHarb-iÖrfî, Tarihçe-iHayat ve Hutbe-iŞamiye isimli eserlerde derç edil-
miş olup biz buraya Hutbe-iŞamiye’deki hâli ile alıyoruz.
2.
Gazetede “hürriyet-i haktan” şeklindedir.
3.
Gazetede “padişah” şeklindedir.
4.
Gazetede “kudret-i İlâhînin” şeklindedir.
5.
Gazetede “Bunun meseleleri” şeklindedir.
m
akalâT
| 56 |
Eski said dönEmi EsErlEri