Eski Saîd Dönemi Eserleri - page 278

isteriz; bazı ölmüşler var, miraslarını muhafaza etmek is-
teriz; tâ yeni çıkmalar almasınlar.
,r
ºo
go
ôo
µ°r
ûn
æn
a n
Ú/
?p
°SÉn
µn
ào
en
h ,r
ºo
go
ôo
µ°r
ûn
æn
a p
ás
«` u
?p
ªr
?p
d k
IÉn
ªo
M r
ºo
¡n
ær
«n
H s
¿p
G ,r
ºn
©n
f
r
ºp
¡p
KGn
Ò/
e '
¤n
Y o
ßp
aÉn
ëo
æn
a Ék
JGn
ƒr
en
Gn
h ,r
ºo
go
óp
°Tr
ôo
æn
a n
øj/
ôu
«n
ën
ào
en
h
(1)
... r
øn
e o
?n
òo
Nr
Én
j s
Ón
Äp
d
Sual:
“ne demek?”
Cevap:
korkuyorum; ehliyetsizlikle beraber, teşey-
yuh veya necabeti dava edenler, aşair içinde o rüesalara
kardeşlik dava ederek miraslarını alsınlar, iki başlı bir be-
lâ kesilsinler. zira sizdeki cehalet-i avra ve itaat-i amyâ,
ağaiyet ve tahakküme tenasuh hükmünü verir. güya
ağaiyet suretiyle ölse, efendilik kalıbıyla veyahut teşey-
yuh cismiyle veya asilzadelik şekliyle hayatlanacaktır. İş-
te, benim maksadım; o meylü’l-ağalık ve meyl-i tahak-
küm ve meyl-i riyaseti öyle öldüreceğim, kıyamete kadar
haşrolmasın.
Sual:
“sen eskiden umum şeyhlere muhabbet, hatta
müteşeyyihlere de hüsnüzan ederdin. neden şimdi
bid’aya düşmüş bir kısım müteşeyyihlere hücum ediyor-
sun?”
Cevap:
Bazen adavet, şiddet-i muhabbetten gelir.
evet, nefsim için onları ne kadar severdim, nefs-i İslâmi-
yet için bin derece daha ziyade onlara âşıktım.
adavet:
düşmanlık.
ağaiyet:
ağalık.
asilzade:
asil soydan gelme.
aşair:
aşiretler, kabileler.
bazen:
zaman zaman, ara sıra, her
zaman değil.
belâ:
musibet, gam, keder, afet.
bid’a:
aslında dinde olmayıp, ona
sonradan dahil edilen âdetler.
cehalet-i avra:
tek gözlü cehalet;
dünyayı görüp ahireti düşünme-
mek.
dava:
takip edilen fikir, iddia.
ehliyetsizlik:
bilgisizlik, tecrübe-
sizlik, ehil olmamak.
güya:
sanki, sözde.
haşrolmak:
tekrar hayatlandır-
mak.
hücum etmek:
saldırmak.
hüküm:
yargı.
hüsnüzan:
bir kimse veya mesele
hakkında güzel düşünceye sahip
olma; müspet düşünme.
itaat-i amya:
körü körüne boyun
eğmek.
kıyamet:
Dünyanın sonu, varlığın
bozulup dağılması,
maksat:
gaye.
meyl-i riyaset:
reislik etme isteği.
meyl-i tahakküm:
başkalarına
hükmetmeye yöneliş.
meylü’l-ağalık:
ağa olma isteği.
milliyet:
milleti meydana geti-
ren unsurlar.
miras:
atadan evlâda kalanlar.
muhabbet:
sevgi, sevme.
muhafaza etmek:
korumak.
müteşeyyih:
şeyhlik taslayan.
necabet:
neciplik, asalet.
nefis:
hayat, ruh, can.
nefs-i islâmiyet:
İslâmiyet’in
hayatı, canı.
rüesa:
reisler.
sual:
soru.
suret:
biçim, şekil.
şeyh:
tarikat önderi.
şiddet-i muhabbet:
sevginin
aşırı olması.
tahakküm:
zorbalık etme,
zorla hükmetme, hükmü altı-
na alma.
tenasuh:
birbirine nasihat et-
me, birbirine öğüt verme.
teşekkür etmek:
yapılan bir
iyilik karşısında minnet, mem-
nuniyet ve şükür ifade etme,
şükretme.
teşeyyuh:
şeyh olduğunu id-
dia etme, şeyhlik taslama.
umum:
bütün, genel.
ziyade:
pek fazla.
m
ünazaraT
| 278 |
Eski said dönEmi EsErlEri
1.
Evet, aralarında milliyetin koruyucuları var; onlara teşekkür ediyoruz. Tembel olanlar var;
onları şikâyet ediyoruz. Şaşkın olanları var; onlara yol gösteriyoruz. Ölü olanları var; onların
miraslarını koruyoruz. Tâ ki ... kimseler almasınlar.
1...,268,269,270,271,272,273,274,275,276,277 279,280,281,282,283,284,285,286,287,288,...790
Powered by FlippingBook