Prens Sabahaddin Bey’in
Sû-i Telâkki Olunan Güzel Fikrine Cevap
Hayat ittihattadır. Benim gibi bir bedevînin fikri fıtrat-ı
asliyeye daha yakın olduğu için muhakemesi de tabiî oldu-
ğundan, sun’îden daha mükemmel olacaktır. Şöyle ki:
efrat mabeyninde muhabbet-i millî, zerrat mabeynin-
deki cazibe-i cüz’iyeleri gibi, bir muhassal teşkili ile cihe-
tü’l-vahdetimiz olan usul-i merkeziyeyi intaç edeceğin-
den, ittihat ve muhabbet-i millî revabıtını tahkim eyle-
mekle zülâl-i medeniyet o mecarîde seyelân ederek şu
anasır-ı muhtelifeyi bir seviyeye getirdiğinden, aheng-i
terakki hoş bir nağme ile ecnebilerin sımah-ı hâssesinde
taninendaz edecektir.
Hem de, her kavmin mâbihi’l-bekası olan âdât-ı milli-
ye ve lisan-ı kavmiyeye ve istidad-ı efkâra muvafık, hükû-
met teşebbüsata başlamalı. tâ ki makine-i terakkiyat-ı
medeniyetin buharı hükmünde olan müsabakayı intaç
edecek bir hiss-i rekabet peyda olabilsin. Yoksa bu reva-
bıt ve mecarîyi fekkedecek adem-i merkeziyet fikri veya-
hut onun ammizadesi unsura mahsus siyasî kulüpler –za-
ten merkezden nefret var– istibdat cihetiyle ve şiddet-i ih-
tilâf-ı unsur ve mezhep sebebiyle birden bire kuvve-i anil-
merkeziyeye inkılâp edeceğinden, tevsî-i mezuniyet kabı-
na vahşetin galeyanıyla sığmayacağından, osmanlılık ve
meşrutiyet perdesini birden feveran ile yırtacak bir muh-
tariyete ve sonra istiklâliyete ve sonra tavaif-i mülûk
suretini giydiğinden hiss-i rekabet dâiyesiyle vahşetin ve
Eski said dönEmi EsErlEri
| 183 |
n
uTuk
kuvve-i anilmerkeziye:
merkez-
kaç kuvveti, bir merkez çevresin-
de hareket eden bir cismi, o mer-
kezden uzaklaştıran kuvvet.
lisan-ı kavmiye:
her kavmin, her
milletin kendine ait konuşma dili.
mabeyn:
ara.
mâbihilbeka:
devamlılık sebebi
olan beka.
mahsus:
özel.
makine-i terakkiyat-ı medeni-
yet:
medenî gelişim ve ilerleme-
nin motoru.
mecarî:
bir işin gidiş, oluş yolları.
mecra:
yol yatak; istikamet.
meşrutiyet:
bir hükümdarın baş-
kanlığı altındaki millet meclisi ile
idare edilen devlet sistemi.
muhabbet-i millî:
millî muhabbet,
millî sevgi, kendi milletine duyulan
sevgi.
muhakeme:
akıl yürütüp doğru
netice elde edebilme, tartma, de-
ğerlendirme, yargılama.
muhassal:
toplam, hülâsa.
muhtariyet:
özerklik.
muvafık:
uygun.
mükemmel:
eksiksiz, tam.
müsabaka:
yarış.
nağme:
ezgi, ahenk.
peyda olmak:
meydana çıkmak,
oluşmak.
revabıt:
rabıtalar, bağlar.
sımah-ı hâsse:
duyarlı, hassas ku-
laklar.
seyelân etmek:
akmak.
sû-i telâkki:
kötü anlayış, yanlış
düşünce.
sun’î:
tabiî olmayan, yapma.
suret:
biçim, şekil.
şiddet-i ihtilâf-ı unsur ve mez-
hep:
mezhebe dayalı ve etnik ay-
rımcılığın yoğunluğu, keskinliği.
tabiî:
doğuştan, yaratılıştan, sun’î
olmayan, normal; olağan.
tahkim eylemek:
güçlendirmek,
sağlamlaştırmak.
taninendaz:
çınlayan.
tavaif-i mülûk:
tarihî bir olay ola-
rak, Abbasi Devletinin parçalan-
ması ile küçük devletlerin ortaya
çıkması; memleketlerin, devletle-
rin parçalanması.
teşebbüsat:
girişimler.
teşkil:
meydana getirme.
tevsi-i mezuniyet:
yetkinin artırıl-
ması, genişletilmesi.
unsur:
esas, kök.
usul-i merkeziye:
merkezî esas-
lar, ölçüler.
vahşet:
yabanilik.
zerrat:
atomlar.
zülâl-i medeniyet:
medeniyetin
tatlı suyu.
âdât-ı millî:
millî âdetler, gele-
nek, görenekler.
adem-i merkeziyet:
bir idare-
ye bağlı olan bölümlerin, ken-
di kendilerini idare etme siste-
mi, yerinden yönetim.
aheng-i terakki:
ilerlemenin
ahengi, ilerlemedeki uyum ve
düzeni.
ammizade:
amca çocuğu.
anasır-ı muhtelife:
çeşitli un-
surlar; çeşitli kavimler.
bedevî:
göçebe.
cazibe-i cüz’î:
atomik çekim
gücü.
cihetiyle:
bakımından.
cihetü’l-vahdet:
birlik yönü.
dâiye:
sebep.
ecnebi:
yabancı.
efrat:
fertler.
fıtrat-ı asliye:
bozulmamış
yaratılış, insan doğuştan İslâm
fıtratı üzerine yaratılmıştır.
fekketmek:
feshetmek, kes-
mek, bozulmak.
feveran:
depreşme, coşma,
köpürme, çıkma, fışkırma.
galeyan:
coşma, çalkalanma.
hiss-i rekabet:
aynı amacı gü-
den kimseler arasındaki yarış-
ma duygusu.
hükmünde:
değerinde.
inkılâp etmek:
bir hâlden baş-
ka bir hale geçme, değişme,
dönüşme.
intaç etmek:
netice vermek,
doğurmak.
istibdat:
baskıcı yönetim; zu-
lüm ve tahakküm.
istidad-ı efkâr:
fikre, düşünce-
ye ait kabiliyetler.
istiklâliyet:
bağımsızlık.
ittihat:
bir olma, birleşme;
birliktelik.
kulüp:
cemiyet, dernek.