Niyazi Bey’e
ey zamanın Rüstem-i zâl’i!
Âlem-i misalin misal-i musağğarı olan âlem-i hayalde
senin misalini ziyaret ediyoruz. zira, şimdi her bir meha-
sin lâfız gibi, senin misalin mana gibi içinde görünmek-
le, aklın gözbebeğinde birden irtisam ediyor. selânik’e
geldim. senin hakikî suretini mecazî misalinle görüştür-
mek için sû-i tali’ haset veyahut nazar değmemek için iki
misal-i zirvekârın cem’ine müsaade etmedi. sizin tesis
ettiğiniz bünyan-ı saadeti tahkim etmek için teşekkür-i
fiilî olarak kürdistan’a gitmek niyetindeyim.
(1)
Said
OK
Eski said dönEmi EsErlEri
| 189 |
n
uTuk
niyet:
bir işi yapmayı önceden dü-
şünme.
sû-i tali:
talihsizlik.
suret:
biçim, şekil.
tahkim etmek:
kuvvetlendirmek,
sağlamlaştırmak.
tesis etmek:
kurmak, meydana
getirmek.
teşekkür-i fiilî:
iş olarak, eylem
olarak teşekkür.
âlem-i hayal:
hayal dünyası.
âlem-i misal:
bütün varlıkların
ve olayların görüntülerinin
kaydedildiği âlem.
bünyan-ı saadet:
mutlu yapı.
cem’:
toplamak.
hakikî:
gerçek.
haset:
kıskançlık, kıskanma.
irtisam etmek:
şekillenmek,
resmolunmak.
kürdistan:
Osmanlı devleti za-
manında bir coğrafî bölge adı.
lâfız:
söz, kelime.
mana:
anlam.
mecazî:
gerçek olmadığı halde
gerçekle arasında benzerlik
veya daha başka bir ilgi bulu-
nan.
mehasin:
güzellikler, hüsün-
ler, iyilikler.
misal:
benzer, örnek.
misal-i musağğar:
küçük bir
benzeri, numunesi.
müsaade:
izin.
1.
Muhtemeldir ki, Üstadımızın bu niyetinin tahakkuku meşrutiyeti Şarktaki avam ve havassa
talim eden aşiretleri gezmesi olmuş, sonunda da Münazarat isimli eseri ortaya çıkmıştır.