Œ
41
œ
[Şu fıkra hakikî ve birinci bir kar-
deşimiz olan Hakkı Efendi’nindir.]
Mükerreren mütalâa ve kıraat ederek, arş kadar yük-
sek eserleriniz hakkında mütalâa serdine bir kelime, Hat-
ta bir nokta ilâvesine kendimde cür’et ve kudret bulama-
dığımdan dolayı, bu babda bir mütalâa dermeyanına im-
kân göremiyorum. Yalnız, çok yüksek, cihan kadar kıy-
mettar mübarek eserleri okuyup cehaletimiz hasebiyle
idrak edebildiğimiz kadar istifade ve istifazaya çalışarak
müstefit olabilmek bizim için pek büyük bir nimettir.
Hakkı
ì®í
Œ
42
œ
[Yine Hakkı Efendi’nindir.]
İş bu cihankıymet eserin mütalâasında nasıl bulduğu-
muz istifsar buyuruluyor. Dekaik-ı hikmet ve hakaik-ı il-
miye ile tezyin ve tarsin edilmiş olan yüksek eser hakkın-
da bir mütalâa serd etmek, bidaamın fevkindedir.
Hakkı
ì®í
arş:
dokuzuncu ve en sonuncu
gök tabakası, göğün en yüksek
katı.
bab:
kısım, bölüm, bahis.
bidaa:
tahsil olunmuş ilim, bilgi.
cehalet:
bilmezlik, cahillik, ilim-
den yoksun olma.
cihan:
dünya, kâinat, âlem.
cihankıymet:
dünya değerinde.
cür’et:
cesaret etme, yüreklilik,
yiğitlik.
dekaik-ı hikmet:
hikmet incelik-
leri.
dermeyan:
ortada olan şey, ara-
da, ortada bulunan, ortaya kon-
muş.
eser:
kitap.
fevk:
üst, üst taraf, yukarı,
üzeri.
fıkra:
bent, madde, paragraf.
Hakik-î ilmiye:
ilmin hakika-
ti, aslı.
haseb:
dolayı, cihetince, ge-
reğince.
idrak:
anlayış, akıl erdirme,
anlama, kavrama kabiliyeti.
ilâve:
ekleme, katma.
imkân:
iyi şart, elverişli şart.
istifade:
faydalanma, yarar-
lanma, yarar sağlama.
istifaza:
feyiz alma, feyiz bul-
ma, feyizlenme.
istifsar:
ifade isteme, açıkla-
ma istiyerek sorma, sorup
anlama.
kelime:
lâfız, söz, kelâm, lü-
gat.
kıraat:
okuma, devamlı ve
düzgün okuma.
kıymettar:
kıymetli, değerli,
pahalı.
kudret:
ehil ve muktedir ol-
ma.
mübarek:
hayırlı, mutlu, kut-
lu, uğurlu.
mükerreren:
mükerrer ola-
rak, tekrar olarak, tekrar be
tekrar.
müstefit:
istifade eden, fay-
dalanan, kazanan.
mütalâa:
bir işi etraflıca dü-
şünmek, okumak, tetkik et-
mek.
nimet:
saadet, mutluluk.
serd:
sözü düzgün ve güzel
söyleme, birbiri ardınca düz-
gün ve iyi konuşma.
tarsin:
sağlamlaştırma.
tezyin:
süsleme, ziynetlendir-
me.
| 88 | BARLA LÂHİKASI