Hulûsî, Abdurrahman’ın yerine çendan geçmiş. Şu
yazı müşabeheti bana müjde ediyor ki, bir Abdurrahman
Re’fet’ten de çıkacak. Mürekkep hakkında düşündüğün
iyidir. Elde gezecek, güzel olmak şartıyla sabit olsun.
Kendinize yazdığınız parlak olsun. Çünkü, mütalâaya iş-
tiyak ve iştihayı açar.
Yeni Sözler ile alâkadarlık edenlere, evvelki üç Hafız
ile mutaf Hafız Mahmud Efendi’ye selâm, hem dua edi-
yorum. Sebat etsinler; onları kardaş dairesine dâhil etmi-
şim, talebe dairesine girmeye çalışsınlar. Siz kimi intihap
etseniz benim de kabulümdür. Hoca İsmail Hakkı Efen-
di’ye çok selâm ve dua ediyorum. Madem az adam ile
konuşan
İşaratü’l-İ’caz
onunla hayli konuşmuş, ben de o
zatı alerre’s-i vel’ayn kabul ediyorum.
İşaratü’l-İ’caz
ile
iktifa etmesin.
İşaratü’l-İ’caz’
ı tefsir eden ve hakaikını ay-
dınlattıran ve göz görür derecesinde gösteren Sözleri,
Mektupları okusun. Hususan Yirmi Beşinci, Yirmi Altın-
cı Sözleri, Yirminci ve Otuz Üçüncü Mektupları gibi inti-
hap ettiği risaleleri de okusun. Başta Bekir ve Hüsrev
kardaşlarıma selâm ve dua ederim ve dualarını isterim.
Vehhabî meselesi dünkü gün elime geçti, baktım sana
göndermek ruhum istedi. Başka bir surette Re’fet kendi
geldi, kendi kitabını kendine götürdü.
(1)
»/
bÉ n
Ñr
dGn
ƒo
g »/
bÉ n
Ñr
dn
G
Said Nursî
ì®í
BARLA LÂHİKASI | 543 |
alerre’s-i vel’ayn:
baş ve göz
üstüne.
alâkadar:
ilgili, ilişki.
çendan:
gerçi, her ne kadar.
dâhil:
giren, katılan.
hakaik:
hakikatler, doğrular,
gerçekler.
hususan:
bilhassa, özellikle.
iktifa:
yeterli bulma, kâfi gör-
me.
intihap:
seçme.
iştiha:
fazla istek, arzu.
iştiyak:
aşırı isteme, çok fazla
arzu etme.
madem:
...den dolayı, böyle
ise.
mesele:
konu.
müşabehet:
benzeme, ben-
zeyiş.
mütalâa:
okuma, dikkatli
okuma.
risale:
konu, bölüm.
sabit:
durağan, değişmeyen.
Sebat:
sabit durma, kararlılık.
suret:
biçim, şekil, tarz.
talebe:
öğrenci.
tefsîr:
açıklama, tamamen
açıklama, izah.
Vehhabî:
Muhammed bin Ab-
dulvehhab tarafından geçen
asırda Arabistan’da meydana
getirilen İslamî bazı mesele-
lerde ifrat eden ve Arap milli-
yetçiliği yapan mezhep.
zat:
kişi, şahıs, fert.
1.
Bâkî olan ancak Allah’tır.