Salisen:
Tenekeci Mehmed Efendi’nin hıfz-ı Kur’ân’a
çalışmak niyeti çok mübarektir. Cenab-ı Hak onu muvaf-
fak etsin. Elimizden geldiği kadar dua ile yardım edece-
ğiz. Kur’ân-ı Azîmüşşan’ın her bir harfinin ekalli on ha-
sene olmakla beraber; tekerrür ettikçe ve mübarek vakit-
lere rast geldikçe ve melek ve sair zîşuur ruhanîler kıra-
atini dinledikçe her bir harfi öyle bir çekirdek olur ki, ha-
senat cihetinden öyle bir manevî sümbül teşekkül eder
ki, o sümbülün taneleri, tekellüm vaktinde ağızdan çıkan
bir kelimenin havanın dalgalarının âyinelerinde temessül
eden milyonlarca o kelime gibi kelimelerin adedine bel-
ki müsavi gelir. Böyle her bir harfi bir hazine-i ebediye-
nin bir anahtarı olabilir, bir kudsî kelâmı kalbinde yaz-
mak ne kadar mukaddes bir hizmet olduğu aşikârdır. İn-
şaallah Bedreddin çoklara bir hüsn-i misal olacaktır, da-
ha çoklarını hıfz-ı Kur’ân’a sevk edecektir.
Başta Bedreddin, kayınpederin Hacı İbrahim ve ahiret
hemşirem olarak ihvanınızın bayramını tebrik ve selâm
ve dua ediyorum. Babacan orada ise ona çok selâm edi-
yorum.
(1)
»/
bÉ n
Ñr
dGn
ƒo
g »/
bÉ n
Ñr
dn
G
Kardeşiniz
Said Nursî
ì®í
BARLA LÂHİKASI | 537 |
selâm:
selâm, esenleme; Allah’ın
rızasını kazanmak için mü’minle-
rin birbirine ettiği selâmün aley-
küm şeklindeki dua.
sevk:
yöneltme.
tekellüm:
söyleme, konuşma.
tekerrür:
tekrarlanma.
temessül:
bir şekil ve surete gir-
me, cisimlenme.
teşekkül:
şekillenme, meydana
gelme.
zîşuur:
şuurlu, şuur sahibi.
ahiret:
öbür dünya, ikinci ha-
yat.
aşikâr:
açık, belli, meydanda.
âyine:
ayna.
cihet:
yön.
dua:
Allah’a yalvarma, niyaz.
ekal:
daha az, en az, pek az,
en küçük.
hasene:
sevap.
hazine-i ebediye:
ebedî ve
sonu olmayan hazine, sonsuz
servet, zenginlik.
hemşire:
kız kardeş, bacı.
hıfz-ı Kur’ân:
Kur’ân’ın ezber-
lenmesi, Kur’ân-ı Kerîm’i ta-
mamıyla ezberleme.
hüsn-i misal:
güzel örnek.
ihvan:
sadık, samimî, candan
dostlar, arkadaşlar.
kelâm:
söz, lafız.
kıraat:
Kur’ân-ı Kerîm’in usûl
ve kaidelerine göre okunma-
sı.
kudsî:
Allah’a mensup, Allah
ile ilgili.
Kur’ân-ı Azîmüşşan:
şan ve
şerefi yüce olan Kur’ân.
mukaddes:
takdis edilmiş,
kutsal, aziz, temiz.
muvaffak:
başarmış, başarılı.
mübarek:
feyizli, bereketli,
kutlu.
müsavi:
eşit.
niyet:
maksat, meram.
ruhanî:
ruha ait, ruhla ilgili,
ruhtan ibaret olan varlık.
1.
Bâkî olan ancak Allah’tır.