Œ
244
œ
Yirmi Altıncı Mektubun Dördüncü
Mebhasının Birinci Meselesi
(2)
/
?p
ór
ªn
ë
p
H
o
í`u
Ñ°n
ùo
j s
’p
G m
Ar
Àn
T r
øp
e r
¿p
Gn
h
(1)
@ /
¬p
ª°r
SÉp
H
(3)
o
¬o
JÉn
c n
ôn
Hn
h $G o
án
ªr
Mn
Qn
h r
ºo
µp
fGn
ƒr
Np
G '
¤n
Yn
h r
ºo
µ`r
jn
óp
dGn
h '
¤n
Yn
h r
ºo
µ r
«n
?n
Y o
?n
Ó°s
ùdn
G
Aziz, Sıddık ve Sadık, Muhlis ve Halis Kar-
deşim İbrahim Hulûsî Bey!
Mektubunda beyan ediyorsun ki: “Eğirdir gibi” orada
muvaffak olmuyorsun. Ondan telâş etme, orada öyle es-
bap var ki, bütün bütün tevakkuf ve tatil neticesini vere-
bilirdi. Cenab-ı Hakka şükür yine tevakkuf değil, muvaf-
fakıyet var.
O manevî esbaptan biri şudur ki: Cinnî şeytandan
ders alan insan şeytanları, dünyevî meşgaleleri ile seni
bir çember içine alıp, Nurlara hizmetini tahdit etmek
için, sezdirmiyerek perde altında çalışmışlar.
Hem o havalide sabıkan, müthiş ameliyat ve icraat ol-
duğundan o muhitte bir ürkeklik hâsıl olup, senin kalbin-
deki gayet kuvvetli bir metanet olmasaydı, o Nurlar ora-
da hiç ışıklandırmayacaktı, fakat orada az hizmet de çok-
tur, kıymettardır.
ameliyat:
işler, faaliyetler, uygu-
lamalar.
aziz:
muhterem, saygın.
beyan:
açıklama, bildirme, izah.
cinnî:
cin taifesinden olan.
dünyevî:
dünyaya ait.
esbap:
sebepler, vasıtalar.
gayet:
son derece.
halis:
gerçek.
hâsıl:
meydana gelme, ortaya çık-
ma.
havali:
etraf, çevre, civar, yöre,
dolay.
icraat:
işler.
kıymettar:
kıymetli, değerli.
manevî:
manaya ait, maddî
olmayan.
mebhas:
bab, fasıl.
mesele:
konu.
meşgale:
iş güç, iş, uğraş,
meşguliyet, meşgul olunan
şey.
metanet:
sebat, gayret.
muhit:
yöre, dolay, çevre.
muhlis:
ihlâslı, samimî, dostlu-
ğu halis, her hâli içten ve gö-
nülden olan.
muvaffak:
başarmış, başarılı.
muvaffakıyet:
başarma, ba-
şarılı olma.
müthiş:
dehşet veren, ürkü-
ten, dehşetli, korkunç.
Nur:
Risale-i Nur’un herbiri.
sıddık:
hakikatı kabul eden.
sabıkan:
evvelce, bundan ön-
ce.
sadık:
sözünde, vaadinde,
işinde doğru olan.
tahdit:
hudutlandırma, sınırla-
ma.
tevakkuf:
duraklama, durma.
1.
Allah’ın adıyla.
2.
Hiç bir şey yoktur ki Onu övüp Onu tespih etmesin. (İsra Suresi: 44.)
3.
Allah’ın selâmı, rahmeti ve berekâtı sizin, anne ve babanızın ve kardeşlerinizin üzerine ol-
sun.
| 504 | BARLA LÂHİKASI