Her ne ise, siz de tetkik edersiniz. Sonra meşveretinizle,
gizli tevafukatı gösterecek rakamları yazacağız. Yeni yaz-
dığımız Kur’ân’dan tensip ettiğiniz takdirde kaydedece-
ğiz. Başta yüz elli sahifede, elli bir defa yedi ve sekiz ge-
liyor; yirmi sekiz de sekizdir, yirmi üç de yedidir. Bu ye-
di, sekiz birbirine muvafık kabul edilmiş; yediden sekize
sekizden yediye geçmekle tevafuk bozulmuyor. Bu iki ra-
kamın Kur’ân’da mühim sırları bulunduğu hissedilir.
Sa l i sen
: Hazret-i Zat-ı Ahmediye (Aleyhisselâm) na-
sıl bir Şecere-i Tuba olduğunu ve asfiya ve evliya ve sıd-
dıkın, o şecere-i nuraniyenin meyveleri ve mesalik ve tu-
ruk onun dalları olduğunu gösterir bir silsile-i azime, es-
kiden kalma ve eskimiş bir silsilename yanımda var. Onu
güzelce tebyiz etmek için hattı güzel, cetvelde mahareti
bulunan zatları istiyorum. Şimdilik Hüsrev’le Tenekeci
Mehmed Efendi, Bekir Ağada bulunan ölçü ile On Beş
tabaka kâğıt beraber, Hafız Ali’nin haber gönderdiği va-
kit gelsinler.
Rab i an:
Yirmi Yedinci Mektuba ilhak edilecek, kar-
deşlerimizin bazı yeni fıkralarını size gönderdim. Hakika-
ten bu fıkralar ve umum Yirmi Yedinci Mektubun fıkra-
ları çok faydalıdırlar. Ehemmiyetli tatlı hoş güzel mana-
lar, dersler, teşvik; teşçi eder hisler vardır. Ben kendim
onlardan tatlı istifade ediyorum, tembel olduğum zaman
BARLA LÂHİKASI | 461 |
asfiya:
samimî dostlar, azizler.
ehemmiyetli:
önemli.
evliya:
veliler, Allah dostları.
fıkra:
kısım, fasıl, bölüm.
hakikaten:
doğrusu, gerçek-
ten.
hatt:
yazı, el yazısı.
Hazret-i Zat-ı Ahmediye:
sevgili peygamberimizin zatı.
ilhak:
dahil etme, ekleme.
istifade:
faydalanma, yarar-
lanma.
meharet:
ustalık, beceriklilik,
hüner.
mesalik:
meslekler, tutulan
yollar, sülûk edilen yollar.
mühim:
önemli, ehemmiyetli.
rabian:
dördüncü olarak.
sıddıkîn:
sıddıklar, doğru söz-
lü olanlar, samimiyetle iman
etmiş olan ve bunun gereğine
tam olarak uyanlar.
sır:
gizli hakikat.
Salisen:
üçüncü olarak.
silsile-i azîme:
büyük silsile,
ard arda gelen şeylerin oluş-
turduğu büyük sıra.
silsilename:
tarikat şeyhleri
zinciri.
şecere-i nuraniye:
nurlu sülâ-
le, nurlu silsile.
Şecere-i Tuba:
Cennetteki Tu-
ba ağacı.
tabaka:
tek yapraklı kâğıt.
tebyîz:
müsveddeyi temize
çekme, beyaza çekme.
tensip:
uygun görme, müna-
sip kılma, uygun bulma.
teşci:
gayrete getirme.
tevafuk:
uyma, uygunluk, bir-
birine denk gelme.
tevafukat:
uygunluk.
turuk:
tarikler, yollar.
umum:
bütün.
zat:
kişi, şahıs, fert.