Œ
224
œ
(2)
/
?p
ór
ªn
ë
p
H
o
í`u
Ñ°n
ùo
j s
’p
G m
Ar
Àn
T r
øp
e r
¿p
Gn
h
(1)
@ /
¬p
ª°r
SÉp
H
(3)
o
¬o
JÉn
c n
ôn
Hn
h$G o
án
ªr
Mn
Qn
h r
ºo
µ
r
«n
?n
Y o
?n
Ó°s
ùdn
G
Aziz ve Gayretli Ahiret Kardeşim ve Hizmet-i
Kur’ân’da Yoldaşım Hulûsî-i Sanî ve Sabri-i
Evvel!
Maşaallah Yirminci Mektubun kıymetini güzel anla-
mışsınız ve güzel de yazmışsınız.
Mektubunda ilm-i kelâm dersini benden almak arzu et-
mişsiniz. Zaten o dersi alıyorsunuz. Yazdığınız umum
Sözler, o nurlu ve hakikî ilm-i kelâmın dersleridir: İmam-ı
Rabbanî gibi bazı kudsî muhakkikler demişler ki: Ahir
zamanda ilm-i kelâmı, yani ehl-i hak mezhebi olan me-
sail-i imaniye-i kelâmiyeyi birisi öyle bir surette beyan
edecek ki; umum ehl-i keşif ve tarikatin fevkinde, o nur-
ların neşrine sebebiyet verecektir. Hatta İmam-ı Rabba-
nî kendisini o şahıs gibi görmüştür. Senin şu âciz ve fa-
kir ve hiç ender hiç olan kardaşın, bin derece haddimin
fevkinde olarak kendimi o gelecek adam olduğumu iddia
edemem, hiçbir cihette liyakatim yoktur. Fakat o ileride
gelecek acip şahsın bir hizmetkârı ve ona yer hazır ede-
cek bir dümdarı ve o büyük kumandanın pişdar bir nefe-
ri olduğumu zannediyorum. Ve ondandır ki, sen de ya-
zılan şeylerden o acip kokusunu aldın.
BARLA LÂHİKASI | 453 |
şeyhin gözetiminde müridin takip
edeceği terbiye usul ve yolu.
umum:
bütün.
acip:
tuhaf, hayrette bırakan.
âciz:
eli yetmez, gücü yetmez,
güçsüz.
cihet:
yön.
dümdar:
ask. ordunun arka-
sındaki kuvvet, artçı.
ehl-i hak:
gerçekci.
ehl-i keşif:
bazı sırları, bilin-
meyen hakikatleri, Cenab-ı
Hakkın lütuf ve ihsanı ile bilen
velîler.
ender:
az bulunan.
fevk:
üst, üst taraf, yukarı,
üzeri.
hizmetkâr:
hizmet yapan
kimse, hizmetçi.
Hulûsi-ı sani:
ikinci Hulûsi.
iddia:
davaya kalkışma, dava
etme.
ilm-i kelâm:
iman, vahiy ilmi.
liyakat:
layık olma, ehliyet.
mesail-i imaniye-i kelâmiye:
vahiyle gelen, iman ilminin
meseleleri, konuları.
nefer:
rütbesiz asker, er.
neşr:
herkese duyurma, yay-
ma, tamim.
Sabr-i evvel:
birinci Sabri.
sebebiyet:
sebep olma.
tarikat:
Allah’a ulaşmak için
1.
Allah’ın adıyla.
2.
Hiçbir şey yoktur ki, Onu övüp Onu tesbih etmesin. (İsra Suresi: 44.)
3.
Allah’ın selâmı, rahmeti ve berekâtı üzerinize olsun.