Barla Lâhikası - page 456

Œ
226
œ
[Hulûsî Bey’e hitaptır.]
(2)
/
?p
ór
ªn
ë
p
H
o
í`u
Ñ°n
ùo
j s
’p
G m
Ar
Àn
T r
øp
e r
¿p
Gn
h
(1)
@ /
¬p
ª°r
SÉp
H
(3)
Ék
ªp
F= G n
O Gk
ón
Hn
G o
o
¬o
JÉn
c
n
ôn
Hn
h$G o
án
ªr
Mn
Qn
h r
ºo
µ`r
«n
?n
Y o
?n
Ó°s
ùdn
G
Aziz, Sıddık, Muhlis Kardeşim!
Evvelâ:
Biraderzadem Halil Naci’nin dünyevî musibeti
beni de cidden mahzun eyledi. Cenab-ı Hak onu da kur-
tarsın, size de sabır ve tahammül ihsan eylesin, âmin.
Nurun eskiden beri hiç sarsılmayan muhlis bir kahrama-
nı elbette dünyanın geçici, kıymetsiz, fânî vaziyetleri kar-
şısında telâş etmez, mağlûp olmaz, inşaallah.
Saniyen:
Silsile-i ilmiyede bana en son ve en mübarek
dersi veren ve haddimden çok ziyade şefkatini gösteren
Hazret-i Şeyh Muhammede’l-Küfrevî’nin Kuddise Sirru-
hunun hulefasından Alvarlı Hoca Muhammed Efendi’ye
ve ihvanlarına çok selâm ve arz-ı hürmet ederim. Ve o
havalide Nurlarla alâkadar senin dostlarına çok selâm ve
Nur hizmetinde muvaffakıyetlerine dua ederiz.
(4)
»/
bÉ n
Ñr
dGn
ƒo
g»/
bÉ n
Ñr
dn
G
Hasta Kardeşiniz
SaidNursî
ì®í
alâkadar:
ilgili, ilişki.
âmin:
Yâ Rabbi! Öyle olsun, kabul
eyle!” anlamında duanın sonunda
söylenir.
arz-ı hürmet:
hürmet, saygı gös-
terme, saygı duyduğunu bildirme.
binaen:
-den dolayı, bu sebepten.
biraderzade:
kardeş çocuğu, ye-
ğen.
cidden:
ciddî olarak, gerçek ola-
rak.
dünyevî:
dünyaya ait.
evvelâ:
öncelikle.
fânî:
ölümlü, geçici.
havali:
etraf, çevre, civar, yöre,
dolay.
hitap:
söz.
hulefa:
halifeler.
hürmet:
riayet, ihtiram, saygı.
ihsan:
bağışlama, ikram etme, lü-
tuf.
ihvan:
sadık, samimî, candan
dostlar, arkadaşlar.
inşaallah:
‘Allah izin verirse’ ma-
nasında kullanılan bir dua.
kıymet:
değer.
mağlup:
yenilme, kendisine
galip gelinmiş.
mahzun:
hüzünlü, kederli,
üzüntülü.
maksat:
kastedilen şey; gaye.
muhlis:
ihlaslı, samimî; bir işi
hiç bir karşılık beklemeden
sırf Allah rızası için yapan.
musibet:
felaket, bela.
muvaffakıyet:
başarma, ba-
şarılı olma.
mübarek:
feyizli, bereketli,
kutlu.
mütebaki:
geri kalan kısım.
sabır:
dayanma, katlanma,
zorluklara dayanma gücü.
Saniyen:
ikinci olarak.
Silsile-i ilmiye:
ilimle ilgili sil-
sileler, ilmî tahsil dereceleri,
basamakları.
şefkat:
karşılıksız sevgi besle-
me, içten ve karşılıksız merha-
met.
tahammül:
zora dayanma,
sabretme, sabır gösterme.
vaziyet:
durum.
ziyade:
çok, fazla.
1.
Allah’ın adıyla.
2.
Hiçbir şey yoktur ki, Onu övüp Onu tesbih etmesin. (İsra Suresi: 44.)
3.
Allah’ın selâmı, rahmeti ve berekâtı ebedî ve devamlı olarak üzerinize olsun.
4.
Bâkî olan ancak Allah’tır.
| 456 | BARLA LÂHİKASI
1...,446,447,448,449,450,451,452,453,454,455 457,458,459,460,461,462,463,464,465,466,...720
Powered by FlippingBook