Mektuptaki mübarek hattın göründükçe seni hayalimiz-
ce hazır ediyoruz. Ben ve buradaki arkadaşlar dahi seni
burada görmek çok arzuluyoruz. Fakat Isparta sana çok
muhtaçtır. Hem de şimdi hâl ve mevsim pek müsait gö-
rünmüyor. Onun için kardeşimi bir miktar yanımda
bulundurmakla, sana zahmet vermek istemiyorum. Yok-
sa sen bize çok lâzımsın. İnşaallah bir vakit kaza edece-
ğiz.
Rabian:
Şu mübarek şehr-i ramazan, Leyle-i Kadri
ihata ettiği için, kendisi de ömür içinde bir Leyle-i Kadir-
dir ki, muvaffak olanın ömrüne bin ömür katar. Dakika-
sı bir gündür; saati iki ay, günü birkaç sene hükmünde
bir ömr-i bâkîdir. Senden ve ahiret hemşirem, yani ikin-
ci validem ve kardeşimin muhterem validesinden duanı-
zı istiyorum. Madem duada sizi şerik ediyorum; siz de
benim duama âmin hükmünde olarak dua ediniz.
Kardeşimiz Ali Efendi’ye dahi çok selâm ve dua ediyo-
rum. İnşaallah tam Hüsrev’e lâyık bir kardeş oluyor. Sa-
ir kardeşlere seni tevkil ediyorum, selâm ve dua ediyo-
rum. Bu eyyam-ı mübarekede bana dua etsinler.
Galib der:
“Hüsrev’le manevî bir irtibat hissediyo-
rum.” Çok selâm ediyor. Ve bilhassa saatçi Lütfi Efendi’-
ye pek çok selâm ve dua ederim. Cenab-ı Hak ona, o
bana yazdığı Pencere Risalesinin hurufu adedince ruhu-
na rahmet, kalbine nur, aklına hakikat, malına bereket
ihsan eylesin; âmin, âmin, âmin.
BARLA LÂHİKASI | 451 |
rahmet:
Allah’ın kullarını esirge-
mesi, onlara maddî ve manevî ni-
metler vermesi.
risale:
konu, bölüm.
sâir:
diğer, başka, öteki.
flehr-i ramazan:
ramazan ayı,
oruç ayı.
şerik:
ortak, hissedar.
tevkil:
vekil etme, edilme.
valide:
ana, anne.
zahmet:
sıkıntı, eziyet, meşakkat.
ahiret:
öbür dünya, ikinci ha-
yat.
âmin:
Yâ Rabbi! Öyle olsun,
kabul eyle!” anlamında dua-
nın sonunda söylenir.
bereket:
bolluk, bereket, gür-
lük.
bilhassa:
özellikle.
Cenab-ı Hak:
Allah (c.c).
eyyam-ı mübareke:
mübarek
günler.
hakikat:
gerçek, doğru.
hâl:
durum, vaziyet.
hatt:
yazı, el yazısı.
hemşire:
kız kardeş, bacı.
huruf:
harfler.
hükmünde:
değerinde, yerin-
de.
ihata:
kuşatma, içine alma.
ihsan:
bağışlama, ikram etme,
lütuf.
İnşaallah:
‘Allah izin verirse’
manasında kullanılan bir dua.
irtibat:
bağ, münasebet.
kaza:
hükmün yerine gelme-
si.
Leyle-i Kadir:
Kadir Gecesi,
Kur’ân-ı Kerîm’in dünya sema-
sına nazil olduğu gece, rama-
zan’ın 27. gecesi.
madem:
çünkü, için, değil mi
ki, ...den dolayı, böyle ise, he-
le.
manevî:
manaya ait, maddî
olmayan.
muhterem:
saygı değer, hür-
mete lâyık, aziz, saygın.
muvaffak:
başarmış, başarılı.
mübarek:
feyizli, bereketli,
kutlu.
müsait:
uygun, münasip.
nur:
ilim.
ömr-i bâkî:
daimî, kalıcı ha-
yat.
rabian:
dördüncü olarak.