Œ
220
œ
Mesail-i Müteferrika
BİRİNCİ MESELE:
Sual:
Salâvatın bu kadar kesretle hikmeti ve salâtla
beraber selâmı zikretmenin sırrı nedir?
Elcevap:
Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâma sa-
lâvat getirmek, tek başıyla bir tarik-ı hakikattir. Resul-i
Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm nihayet derecede rahme-
te mazhar olduğu hâlde, nihayetsiz salâvata ihtiyaç gös-
termiştir. Çünkü, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm
bütün ümmetin dertleriyle alâkadar ve saadetleriyle nasi-
bedardır. Nihayetsiz istikbalde, ebedülâbâdda, nihayetsiz
ahvale maruz ümmetin bütün saadetleriyle alâkadarlığı-
nın ihtiyacındandır ki, nihayetsiz salâvata ihtiyaç göster-
miştir.
Hem, Resul-i Ekrem hem abd, hem resul olduğundan,
ubudiyet cihetiyle salât ister, risalet cihetiyle selâm ister
ki: Ubudiyet halktan Hakka gider, mahbubiyet ve rahme-
te mazhar olur. Bunu
(1)
o
In
Ó°s
üdn
G
ifade eder. Risalet Hak’tan
halka bir elçiliktir ki, selâmet ve teslim ve memuriyetinin
kabul ve vazifesinin icrasına muvaffakıyet ister ki,
(2)
l
?n
Ó°n
S
lâfzı onu ifade ediyor.
abd:
kul.
ahval:
haller, durumlar.
alâkadar:
ilgili, ilişki.
aleyhissalâtü vesselâm:
‘salât ve
selam onun üzerine olsun’ anla-
mında Hz. Muhammed’e dua.
cihet:
yön.
ebedülâbâd:
ebedlerin ebedî, tü-
kenmez, ebedî hayat, sonsuzluk.
hakka:
Cenab-ı Hak.
hikmet:
gizli sebep, gaye.
icra:
yürütme, bir işi yerine getir-
me.
ifade:
anlatma, anlatım, anlatış.
istikbal:
gelecek zaman.
kesret:
çokluk.
lâfz:
söz, kelime, ağızdan çıkan,
manalı veya manasız söz.
mahbubiyet:
sevilecek hâlde bu-
lunma.
maruz:
tesir altında.
mazhar:
nail olma, şereflenme.
mesail-i müteferrika:
birbirinden
farklı meseleler, konular.
mesele:
konu.
muvaffakıyet:
başarma, başarılı
olma.
nasiptar:
hissedar, nasibi olan, na-
sipli, kısmetli.
nihayet:
son derece.
nihayetsiz:
sonsuz, sınırsız.
rahmet:
Allah’ın kullarını esir-
gemesi, onlara acıyıp bağışla-
ması, onlara maddî ve mane-
vî nimetler vermesi, onların
günahlarını silmesi.
resul:
Allah’ın elçisi, peygam-
ber.
Resul-i Ekrem:
çok cömert,
kerîm olan peygamber, Hz.
Muhammed (
ASM
).
risalet:
elçilik, resullük, pey-
gamber olarak gönderilme.
sır:
gizli hakikat.
saadet:
mutluluk.
salât:
Hz. Peygambere dua;
Hz. Muhammed’e Ashabına,
ailesine Allah’ın rahmet ve
mağfiretini, meleklerin istiğfa-
rını ve mü’minlerin dualarını
dileme.
salâvat:
Hz. Muhammed’e
rahmet ve esenlik dileme, sa-
lât ve selam etme.
selâmet:
kurtuluş, halâs.
sual:
soru.
tarik-ı hakikat:
hakikat yolu.
ubudiyet:
kulluk.
ümmet:
Müslümanların tama-
mı; bütün Müslümanlar.
vazife:
görev.
zikir:
bildirme, bildirilme.
1.
Merhamet et, rahmetine mazhar eyle
2.
Risalet vazifesinde muvaffak eyle.
| 434 | BARLA LÂHİKASI