Barla Lâhikası - page 277

Muhacir Hafız Ahmed Efendi bir kamışa okudu. O ka-
mışı suya koydular. Daha yağmur alâmeti görünmezken,
ikindi namazı vaktinde Üstadımız daima itimat ettiği bir
hatırasına binaen Muhacir Hafız Ahmed Efendi’ye söyle-
di ki: “Yâsin’ler tılsımı açtı; yağmur gelecek.”
Aynı gecede yağmadığı Barla dairesi içine öyle yağdı
ki, Üstadımızın odasının altındaki Çoban Ahmed’in bah-
çesindeki duvar yağmurdan yıkıldı. Hâlbuki Karaca Ah-
med Sultanın arkasında ve deniz kenarında balık avla-
makla meşgul Şem’î ve arkadaşları bir damla yağmur gör-
mediler.
İşte bu hâdise, kat’iyen delâlet ediyor ki, o yağmur, hiz-
met-i Kur’ân’la münasebettardır. O rahmet-i amme için-
de bir hususiyet var ki, Sure-i Yâsin anahtar ve şefaatçi
oldu ve yağmur kâfi miktarda yağdı.
İ
KİNCİ
S
URET
:
Kuraklık zamanında, yirmi otuz gün için-
de yağmur Barla’ya yağmamışken, Yokuşbaşı Çeşmesi
yapıldığı bir zamanda, menbaına yakın Üstadımız ve biz
(yani Süleyman, Mustafa Çavuş, Ahmed Çavuş, Abbas
Mehmed ve sair kardeşlerimiz) beraber cemaatle namaz
kıldık. Tesbihattan sonra dua için elimizi kaldırdık; Üsta-
dımız yağmur duası etti. Kur’ân’ı şefaatçi yaptı. Birden,
o güneş altında, her birimizin ellerine yedi sekiz damla
yağmur düştü. Elimizi indirdik, yağmur kesildi. Cümlemiz
bu hale hayret ettik. O vakte kadar yirmi otuz gündür
yağmur gelmemişti. Yalnız o yağmur duası anında, dua
eden her ele yedi sekiz damla düşmesi gösterdi ki,
BARLA LÂHİKASI | 277 |
alâmet:
iz, belirti, işaret, ni-
şan.
binaen:
-den dolayı, bu se-
bepten.
cemaat:
topluluk.
daima:
her vakit, sürekli, her
zaman.
delâlet:
alâmet, işaret, iz.
hâdise:
olay.
hizmet-i Kur’ân:
Kur’ân hiz-
meti.
hususîyet:
özellik.
itimat:
dayanma, güvenme.
kâfî:
yeterli.
kat’iyen:
katî olarak, kesin
olarak, kesinlikle.
menba:
kaynak.
münasebettar:
ilgili, alâkalı.
rahmet-i amme:
umumî rah-
met.
sâir:
diğer, başka, öteki.
şefaat:
birinden başkasının
kusurlarının veya suçunun
bağışlanmasını dileme.
tesbihat:
Cenab-ı Hakkın bü-
tün noksan sıfatlardan uzak
ve bütün kemal sıfatlara sa-
hip olduğunu ifade eden söz-
ler.
tılsım:
herkesin bilip çözeme-
diği gizli sır.
Üstad:
Bediüzzaman Said Nur-
sî Hazretlerinin, özel isim yeri-
ne geçen bir sıfatı; öğretici, öğ-
retmen.
1...,267,268,269,270,271,272,273,274,275,276 278,279,280,281,282,283,284,285,286,287,...720
Powered by FlippingBook