Riyadan, kibirden, her mesasiden münezzehtir,
Kelâm-ı Lâyezalîden gelen, bir nur-i müferrihtir.
Nasıl bir vecd içinde anladım bilsen bu âsârı,
Bu, ayetler gibi nuranî ve lâhutî bu efkârı;
Meâsir mi, eser mi; müncelî, yoksa müesser mi?
İlâhî bir “sürâ”dan berk uran, hayretfeza sır mı?
Anılmaz anlatılmaz, sırr-ı vahdetten haberlerdir.
Sen ey gafil beşer, bil nefsini, gör ki, ne şeylerdir.
Bütün kevn valih ve hayran düşündükçe serencamın
Kerîm hayretle, hürmetle anar namın, büyük namın.
Asım
ì®í
Œ
91
œ
[Hulûsî Bey’in fıkrasıdır.]
p
Qƒt
ædG p
án
dÉn
°Sp
Q p
±ho
ôo
M p
On
ón
©p
H o
¬o
JÉn
cn
ôn
Hn
h$G o
án
ªr
Mn
Qn
h r
ºo
µ`r
«n
?n
Y o
?n
Ó°s
ùdn
G
(1)
Én
¡p
dÉn
ã`r
en
G n
?r
dn
G p
Qƒ t
ædG p
äÉn
Hƒo
à`r
µ`n
en
h
Eyyühe’l-Üstadü’l-Muhterem!
Geçen hafta Yirmi Sekizinci Mektubun Beşinci ve Al-
tıncı Meseleleri isimlerini alan biri şükre, diğeri harem-i
şerif sualine cevap olan iki eser-i âlü’l-âlînizi, kemal-i şevk-
le aldım. Zevk ile mütalâa ettim. Çok susamıştım. Şükre
dair çok derin manalı, şeker gibi tatlı, şeker şerbetinizi
BARLA LÂHİKASI | 151 |
kendisine bir şey tesir etmiş olan.
müncelî:
ortaya çıkan, besbelli
olan, apaçık tecelli eden.
münezzeh:
arınmış, tenzih edil-
miş, uzak.
nam:
ün, şöhret, şan.
nuranî:
nurlu, ışıklı, parlak, mü-
nevver.
nur-i müferrih:
ferahlandıran
nur, iç açıcı aydınlık.
serencam:
baştan geçen olay.
sırr-ı vahdet:
birlik sırrı.
sual:
soru.
sürâ:
eser.
şükür:
Allah’a karşı kulluk görev-
lerini yerine getirme.
urmak:
çıkmak, parlamak.
üstadü’l-muhterem:
saygıdeğer
üstad.
valih:
şaşa kalmış, şaşırmış, hay-
rette kalmış.
vecd:
kendini kaybedecek şekil-
de hislenme.
âsâr:
eserler.
ayet:
Kur’an’ın her bir cümle-
si.
berk:
şimşek.
beşer:
insan, insanlık.
efkâr:
düşünceler, fikirler, gö-
rüşler.
eser:
nişan, iz, alâmet.
eser-i âlü’l-âlî:
yüceler yüce-
si, çok değerli eser.
eyyühe’l-üstadü’l-muhte-
rem:
ey saygı ve hürmete lâ-
yık üstad.
fıkra:
kısım, fasıl, bölüm.
gafil:
gaflette bulunan, endi-
şesiz, nefsine uyarak Allah’ın
emirlerini unutan.
harem-i şerif:
Kabe ve civarı.
hayretfeza:
hayret veren şa-
şırtan.
kemal-i şevk:
tam ve kusur-
suz bir istek.
kerîm:
kerem sahibi, ihsan
edici, cömert, eli açık.
kevn:
var olma, varlık, vücut,
âlem.
kibir:
gurur.
lâhutî:
ulûhiyet âlemine
mensup ve müteallik olan,
İlâhî, Rabbanî.
meâsir:
güzel eserler, nişan-
lar, izler.
müesser:
tesir altında olan,
1.
Bütün Risale-i Nur mektuplarının harfleri sayısınca ve onların bin katı daha fazlası kadar,
Allah'ın selâmı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun.