Mehmed Kutlular Ağabeyin vefatından sonra yazdığım tâziye makalesinde, şöyle bir ifadede bulunmuştum: ”… Üstadın saff-ı evvel talebeleri ile mülâki olduk. Onlar bizim, dedemiz yaşındaydı, vefat ettiler. Babam yaşında abilerin de çoğu rahmetli oldu. Ağabeyimiz yaşında olanlar da rahmetli olmaya başladılar.” Evet, bunları yazarken tabiî içimden de, “Sıra, bizlere doğru geliyor” demiştim.
Evet, son zamanlarda vefatlar o kadar çoğaldı ki, neredeyse, baş döndürücü bir hızla, ecel cellâdı vazifesini yapıyordu. Ve en son vefat edenler de, hep bizim akranlarımızdı. Birkaç gün içindeki vefat edenlerin en sonuncusu da, 13 Aralık 2024 Cum’a günü vefat eden; “Ömer Tanman” kardeşimdi.
Ömer, benim elli senelik arkadaşımdı, kardeşimdi, aynı okuldan talebelik arkadaşımdı, akranımdı. Aynı havaları soluyan, aynı dâvânın yolcusu idik. 70’li senelerde Ankara’ya geldiğinden beri hemhâl olurduk. İstikametini hiç bozmamıştı. Şu anki ismiyle Gazi Mühendislik Fakültesinde okuyorduk. O inşaat, ben makine bölümündeydim. Ama o gece okuyup, gündüz çalışıyordu, Antalyalı idi. Daha sonraları, talebe iken çalıştığı Çalışma Bakanlığında iş müfettişi olarak devam edip, emekli olmuştu.
Çok lâtifeli idi. Bir şeyi konuşurken bile, ciddi gibi tavır takınır, ama lâtife yapar veya “tecahül-u ârif” sanatını kullanırdı. Birçok hadisede de, bizi güldürürdü. Bunlar, birkaç arkadaş, “Tire Endüstri Meslek Lisesinden” mezun olup, Ankara’ya gelmişlerdi..
Mezun olduktan sonra, zaman, zaman haberleşiyorduk. Bir seferinde, Kocatepe Mevlidinde görüşmüştük. Arada sırada, telefonla da irtibatlaşıyorduk.
12 Aralık günü, kendisinin, hem Tire’den beri okul arkadaşı, hem de ona Risale-i Nurları tanıtan, Bursa’daki kadîm kardeşim Coşkun Ebinç’ten gelen mesajla, hasta olduğu haberini aldım ve hemen, Ömer’in oğlu, Zübeyir kardeşi arayıp malûmat sahibi oldum. Tâkib ediyordum. 13 Aralık Cum’a günü, Zübeyir kardeş, babasının vefat haberini verince, hüzünlendim, göz yaşlarım, konuşmama mâni oldu.
Allah rahmet eylesin, makamı, mekânı Cennet olsun! Başta, hanımı Sevim kardeşimiz, oğulları; Zübeyir ve İbrahim’in, camiamızın, hepimizin başı sağ olsun!
***
Bu arada, maalesef, ölümler peşpeşe gelmeye başladı. Tam bir âhir zaman âlameti..
Üç dört- günde, Bursa'dan; Hüseyin Dursun kardeşimiz, Hilmi Doğan abinin gelini, Ragıb kardeşimizin hanımı Leyla kardeşimiz, Ömer Tanman, derken, yine, 70'li senelerden talebelik zamanımızın " Siyasalcı" arkadaşlarımızdan, Sayıştay baş müfettişi olarak emekli olan "İshak Yılmaz" kardeşimizin de, dün akşam ( 13.12. 2024) vefat haberini aldık.
Aslen Erzincanlı olan İshak kardeşimiz, şen-şakrak, mütevazı idi. Mezun olduktan sonra, birbirimizden kopmuş olsak da, daha sonraları irtibatımız oldu. Telefonla haberleşiyorduk.Allah, kardeşimize rahmet eylesin.