"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bildiğimiz - bilmediğimiz şeriat-2

Nuri Mannas
25 Temmuz 2024, Perşembe
Serimizin ilk yazısında kısaca ifade ettiğimiz üzere; hukuk, haklar ve sınırları demektir ve insan için hukuk, çevresine nüfuz etme biçiminin sınırları manasına gelir.

Dolayısıyla taşı kullanmak taşın, gözü kullanmak gözün hukuku ile ilgili olduğu gibi aklı kullanmak da aklın hukuku ile ilgilidir. 

Hukuk normları aynı zamanda kullanma kılavuzudur. Makineyi kullanma kılavuzunu makineyi üreten yazar ve buna kimsenin itirazı olmaz. Dileyen kılavuzu okur, makineyi buna göre kullanır ve dosdoğru gider, dileyen de “keyfim ya da aklım yeter” der ama en küçük problemde aklı şaşar.

Tabii değil İlahi Hukuk!

İnsanın kâinatı kullanma kılavuzunu da insanı ve kâinatı Yaratan yazmıştır ve yazmaya devam etmektedir. 

Yani birilerinin “tabii hukuk” dedikleri şey, Allah’a inanan için, İlahî Hukuk’tur. 

İlah tek olduğuna göre hukukun asıl kaynağı da tektir. 

İlahî kaynaktan gelen hukuka şeriat da denilir. Tabiat kanunları denilen şeyler de aslında Allah’ın kanunlarıdır ve onlara da şeriat denebilir. Ama şeriat deyince akla genellikle fıkıh kuralları gelir. 

Kelam sıfatından gelen şeriat ve tasnifleri

Bediüzzaman Hazretleri bu ikinci tür şeriatın kurallarını da çeşitli şekillerde tasnife tabi tutar.  

Bunlardan biri “taabbüdî hükümler” ve “makulü’l-mana hükümler” tasnifidir. 

Mektûbat’ta, 29. Mektubun 1. Kısmındaki 9. Nüktede ana konu olan şeair (şiarlar/ alametler; toplumsal dinî motifler) ve bunlarda reform istemenin dine karşı cinayet olduğu hususu ele alınırken, yeri geliyor ve bu ayrım da şöyle izah ediliyor:  

“Mesail-i şeriattan bir kısmına ‘taabbüdî’ denilir; aklın muhakemesine bağlı değildir; emrolduğu için yapılır. İlleti, emirdir. Bir kısmına ‘makulü’l-mana’ tabir edilir. Yani: Bir hikmet ve bir maslahatı var ki, o hükmün teşriine müreccih olmuş; fakat sebeb ve illet değil. Çünki hakikî illet, emir ve nehy-i İlahîdir.”

Şer’i hukuk dogmatik hukuk mudur? 

Yukarıdaki paragrafı bugünkü dile -noksan ama- şöyle aktarabiliriz. 

Şeriatın hükümlerinin bir kısmına “taabbüdî/ibadete ve ubudiyete ait” hükümler denir. Ceza ve mirasa ait olan ve net sınır ve oran bildiren bazı Ayetlerdeki hükümler de bu kapsamda kabul edilmiştir. Bunlar aklın muhakemesine bağlı değildir. Gerekçesi akılla anlaşılmaya çalışılmaz. Akla uygun olduğu için değil, “emrolunduğu” için tatbik edilir. 

Diğer kısmına ise “makulü’l-mana/gerekçesini aklın anlayabileceği” türden hükümler denir. Yani insan aklının da kavrayabileceği türden bir hikmet ve bir maslahat, o hükmün konulması için bir gerekçe olmuştur. Fakat yine de unutulmamalıdır ki bu gerekçe ya da gerekçeler gerçek sebep ve illet değillerdir. Çünkü şeriatın bütün hükümlerinde hakikî illet, Allah’ın onu emretmiş ya da yasaklamış olmasıdır. Dolayısıyla her konuda “aklımıza göre” hüküm isteyemeyiz, koyamayız. 

Yukarıdaki ayrımdan anlıyoruz ki İslam Hukukunun ibadete dair hükümlerini ve sınırları ve anlamı belli ve net bazı hükümlerini çağa göre “yeniden yorumlamak” ya da “yeniden düşünmek” mümkün ya da gerekli değildir. Zira bunlar bir anlamda dogmatik hükümlerdir. 

Akla hitap eden hukuk: şeriat

Buna karşılık manası anlaşılabilen ve hikmeti üzerinde akıl yürütülebilen türden şeriat hükümlerinin zaman içinde çeşitli sebeplerle ve usullerle geliştirilebilmesi mümkündür ve hatta gereklidir. 

Mesela İslam Usul Hukukunda isbata dair kuralların hikmeti, amacı ve maksadı açıktır. Yargılamalarda, çağın ve teknolojinin mümkün kıldığı yeni isbat imkanlarının -elbette şeriatın ana ilkeleri çerçevesinde kalarak- uygulanması, şeriatın bu tür hükümlerinin “makulü’l-mana” olmasının da bir gereğidir. 

Gelecek yazımızda, bu ayrımın anlaşılmasına da yardımcı olacak diğer bir tasnifi ele alacağız. 

Okunma Sayısı: 1688
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Zübeyir

    12.8.2024 17:14:58

    Böyle güzel bir konu için teşekkürler. Sadece 'dogmatik' olumsuz manada kullanılan ve Şeriata da karşı çıkma sebeplerinden bir tanesi. Bu nedenle 'dogmatik' açılmalı, mana nedir burada ? İzah edilmeli.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı