"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Akitlerde faiz caiz mi?

Nuri Mannas
18 Şubat 2025, Salı
Bugünkü hukuk düzeni faizi iki ana periyot için ayrı ayrı düzenleyip serbest bırakmakta ya da sınırlandırmaktadır: Sözleşme dönemi ve gecikme dönemi.

Sözleşme dönemi faizine anapara faizi ya da kapital faizi de denir. (Bu faizin nakit sermayenin faiz getirisi olduğu nazara alındığında “kapital/sermaye faizi” adı daha uygun gibidir.) Borçlunun para borcunu geç ifa etmesi halinde alacaklının hukuken borçludan ödemesini isteyebileceği faize ise temerrüt faizi denmektedir. 

Kapital faizi hangi akitte olur?

Akitlerden birinde (tüketim ödüncünde) faiz bilinen her anlamıyla faizdir. 

Ödünç akdinde, bir sene sonra verdiğinin benzerini meselâ 110 olarak geri almak üzere bugün 100 birim şey veren kişi borçludan yüzde on faiz almayı ve borçlu da vermeyi kararlaştırmış demektir. Verenin amacı ticarî riske girmeden sermayeden sermaye (paradan para) kazanmak, alanın amacı da sermaye ihtiyacını karşılamak üzere ödünç aldığı sermayeyi kullanıp vadesi geldiğinde benzeriyle, ama ilâve faiziyle iade etmektir. 

Tüketim ödüncünde; verilen ve geri alınan “benzer” şey, aynı cins nakit para da olsa misliyle iade edilecek mal da olsa (meselâ aynı kalite ve boyda yumurta da olsa) bire bire ilâve edilen her fazlalık faizdir. Dinen hükmü bellidir. 

Ancak günümüzde faizli ödünç akdi hemen hemen daima nakit para ödüncü şeklinde olmaktadır. Zira günümüzde para dışındaki varlıklardan (menkul eşyadan) kullanıldıkça tüketilenler, gelir elde etmek maksadıyla ve tüketim ödüncü ile ödünç verilmemektedir. Yani yüz kilo pirinç verip vade sonunda yüz on kilo denk pirinç olarak geri almak üzere faizli ödünç akdi yapılmamaktadır. Paranın gücü arttığı için mala mal faizi artık unutulmaya yüz tutmuştur. 

Yine uygulamada kullanıldıkça tüketilemeyen varlıklar ya aynen geri alınmak üzere bedelsiz kullandırılmakta (ariyet) ya da bir kira bedeli karşılığında kiraya verilmekte ve bu halde de vakti geldiğinde mislen değil aynen iade alınmaktadır. Malın kirasının faizle ilgisinin olmadığı da açıktır. 

Faiz almak isteyip de alamayanlar

Bir miktar paranın bir yıllığına ve yüzde on faiz şartıyla ödünç verildiğini varsayalım. Verilen paranın değerinin vade sürecinde yüzde on beş düşmesi halinde vade sonunda sadece yüze on fazlalık alan alacaklının “gerçekten fazlalık” yani “reel faiz” elde etmediği ve hatta yüzde beş zarar ettiği açıktır. Parayı bu sürede kendi elinde ve nakit olarak tutsaydı değeri yüzde on beş düşecekti ve zararı yüzde on beş olacaktı. Yüzde on faiz aldığında ise bir “fazlalık” elde etmemekte, sadece zararının yüzde onluk kısmını borçluya yüklemiş olmaktadır. 

Bu ihtimalde ödünç verenin aldığı yüzde on farkın dinen de faiz ve haram olup olmadığı ehlinin bileceği iştir. 

Bu izah yapılınca ehli genellikle şöyle cevap verir: “Paradan para kazanmak istiyorsan bu niyetin kötüdür ve akdin dahi caiz değildir. Haramı elde etmeyi istemiş, ama kazanamamışsan yine de vebalin vardır zira işi niyet seviyesinde bırakmamış ve akde girişmişsin, ama enflasyon seni yenmiş. Senin amacın bu tür bir zarardan kaçınmak ise ana paraya faiz eklemek yerine verdiğin ödüncün miktarını, değeri düşmeyecek bir şeye ya da bir grup şeye (meselâ kur sepetine) endeksleyebilirsin. Bu caizdir.” 

Bugünkü hukuk düzeni TCK 241 ile “Tefecilik” suçunu şöyle düzenlemiş ve cezalandırmıştır: 

“Kazanç elde etmek amacıyla başkasına ödünç para veren kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.” Kanun bu işin meslek olarak yapılmasını bir şart olarak aramamaktadır. 

Yine bugünkü hukuk düzeni bilhassa Türk Parasının Kıymetini Koruma Kanunu kapsamında doğrudan dövizle borçlanmayı sınırlandırabilmekte veya yasaklayabilmektedir ancak endeksli ödüncü yasaklayan bir kural yoktur. Dolayısıyla para borçlarında bire bir iadede alacaklının ve borçlunun zarar görmesini engellemenin önünde hukuken bir engel yoktur.

Okunma Sayısı: 780
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Mehmet Çetin

    18.2.2025 16:52:17

    Mühim bir konu, birkaç yönüyle ele alınmış, tebrik ediyor, benzeri konularda devamını diliyorum. Maşaallah

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı