“Anlatım bozukluğu hassâsiyetinizi takdir etmekle beraber yazınızın içindeki “bilmem kime anlatır gibi” ifâdenizi yadırgadım ve tasvip etmedim. Editörün eleştiri mahiyetindeki bu tarz yorumları yayımlamaması, Yeni Asya’nın meşrû hürriyet düsturuna ters.”
Bu okurumuzun “bilmem kime anlatır gibi” ifâdesindeki kısmın aslı şuydu:
“Kardeşimiz, “Aradaa Sırada” yazdığımız yazıları hiç okumamış belli. Okusaydı şapkasızlığa alışmamızı teklif etmezdi sanırım.
Hele serinin 4 no.lu makalesini okusaydı “de”lerin hatâlı yazılmasını önlemek için -Bilâl’e anlatır gibi- verdiğimiz ipuçlarından sonra ‘…bizlerde kullanmamaya alışsak iyi olur.’ diyerek bağlaç olan de’yi bitişik yazmazdı.”
Bilâl Tunç ağabey ise şu yorumu yapmıştı: “-Bilâl’e anlatır gibi- verdiğimiz ipuçlarından sonra” ifâdesinden, sakın ola ki, kimse kendine pay çıkarmasın!.. Fakirden başka uzatma işâreti kullanan adaş bilmiyorum...
Nâhit Hocamın şapka dizisine şapkam olsaydı çıkarırdım. Bu mevzûda ihtiyâç şedîd!.. Aslında bu işler çoktan geride kalmalıydı da şeytan taşlamaktan fırsat mı bulamadık ne..!? Çok vakit kaybedildiği ortada..Kanâatimce Osmanlıcaya çok daha fazla özen göstermeliyiz!..
Yoksa daha çook şapka ile yatar, şapka ile kalkarız.”
★
Müjdat Kardeşim, Bilâl Tunç ağabeyim “Bilâl’e anlatır gibi” deyiminden hiç rahatsız olmamışken size ne oluyor? İsminiz Bilâl de değil. Bu tür ifâdeler, verilmek istenen mesaj îtibariyle değerlendirilir. “Yan gel Osman...” deyiminden bütün Osmanlar alınacaksa, Temel fıkralarına cemî Temeller küsecekse yandık. Hele ne şehit ne de gázi olamayan Niyâzileri ne yapacağız?
Deyime vesîle olan zât-ı devletlûye sempatiniz var da üzüntünüze bu sebep olduysa bilmem. Ne ironi, ne mecaz, ne teşbih; dümdüz bir anlatım mı yeğliyorsunuz? Muhâkemât’ı, ESDE’yi okumadınız mı hiç? Gereksiz alınganlık sizinkisi.Kimseyi üzmek kastım da yoktu; bilesiniz. Hele gazetemiz okuru bir kardeşimizi asla.
Bir başka kardeşimiz de yorumuyla bize destek vermiş: “Bilâl’e anlatır gibi, bizde bir deyimdir...Çok da yerinde olmuş...”
“Bilâl’e anlatır gibi” deyiminden rahatsız olup yorum köşesine yazan bu kardeşimiz, gönderdiği mezkür tenkidin neşredilmeyeceğinden emin (!) olmalı ki yorumunu “…Editörün eleştiri mahiyetindeki bu tarz yorumları yayımlamaması, Yeni Asya’nın meşrû hürriyet düsturuna ters.” diye bitirmiş.
Sû-i zan etmiş. Acele karar vermiş. Yorumu neşredildi; yorumuna yorumlar bile yapıldı işte. Gazetedeki bir avuç fedâkâr, büyük bir gayretle çalışmaktalar. İş çok; adam az. Biraz gecikmeler olabiliyor, o kadar.
Neşredilmiş yazısı tenkid edilen yazarlarımızdan gücenip de “Aleyhte yorumları benim haberim/rızam olmadan basmayın!” diyen var mı bilmiyorum. Varsa hatâ ediyor. Ringe çıkan kişi, riskleri göze almış olmalıdır. Öven de olacaktır, yeren de. Elin ağzı torba değil ki…
Cevap hakkın doğar, sen de yoruma yorumla mukábele edersin. Kasr-ı kelâmdan kaynaklanmış sehivler varsa tashih, yanlış anlaşılmış hususlar mevcutsa da tasrih edersin.
Koca Diyânet İşleri Başkanı “Hz.İsa’yı öldürerek” yaptığı gafı telâfî için ne yaptı? Cemaate duyurması için (hem de sabah namazında) bütün câmi imamlarına tâmim gönderdi; meğer Başkan, Hz. İsâ’yı taammüden değil, sehven öldürmüş! Ve minel acâib!
★
Sıra geldi şapkayla hitâma: “İLMİ vücutları Allah’ın ilminde mevcut olan varlıkları yaratmaktadır.”
Yazarımızın bu cümlesinde ne denmiş bir bakalım.
Cümlenin tahlilini yapacağız. Dilbilgisine vâkıf herkes mezkür cümleyi görünen şekliyle şöyle tahlil eder; başka yolu yoktur: “İLMİ vücutları Allah’ın ilminde mevcut olan varlıkları yaratmaktadır.”
Yaratmaktadır: Yüklem (fiil)
Fâili bulmak için soruyoruz: Yaratan kim/ne?
Cevap: (onun) ilmi. Özne (fâil). (Tabii ki yanlış. Yaratan “ilim” değil.)
Nesneyi bulmak için soruyoruz: (Onun)ilmi, neyi yaratmaktadır?
Cevap: vücutları Allah’ın ilminde mevcut olan varlıkları. Belir(ti)li Nesne.
Şimdi de kelimeyi doğru, yâni şapkalı yazıp tahlil edelim: “İLMÎ vücutları Allah’ın ilminde mevcut olan varlıkları yaratmaktadır.”
Yaratmaktadır: Yüklem (fiil)
Fâili bulmak için soruyoruz: Yaratan kim/ne?
Cevap: O. Gizli Özne (müstetir Fâil/tahtında müstetir hüve)
Nesneyi bulmak için soruyoruz: O, neyi yaratmaktadır?
Cevap: İLMÎ vücutları Allah’ın ilminde mevcut olan varlıkları. Belir(ti)li Nesne.
Diyoruz ki, “Şapkadan geçin, şapka deyip geçmeyin!