"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Şapka Deyip Geçmeyin 19

Nahit TOPALOĞLU
25 Eylül 2024, Çarşamba
Şapka Deyip Geçmeyin 10 neşredilince bir kardeşimiz yorum köşesine yazmıştı:

“Anlatım bozukluğu hassâsiyetinizi takdir etmekle beraber yazınızın içindeki “bilmem kime anlatır gibi” ifâdenizi yadırgadım ve tasvip etmedim. Editörün eleştiri mahiyetindeki bu tarz yorumları yayımlamaması, Yeni Asya’nın meşrû hürriyet düsturuna ters.”

Bu okurumuzun “bilmem kime anlatır gibi” ifâdesindeki kısmın aslı şuydu:

“Kardeşimiz, “Aradaa Sırada” yazdığımız yazıları hiç okumamış belli. Okusaydı şapkasızlığa alışmamızı teklif etmezdi sanırım. 

Hele serinin 4 no.lu makalesini okusaydı “de”lerin hatâlı yazılmasını önlemek için -Bilâl’e anlatır gibi- verdiğimiz ipuçlarından sonra ‘…bizlerde kullanmamaya alışsak iyi olur.’ diyerek bağlaç olan de’yi bitişik yazmazdı.”

Bilâl Tunç ağabey ise şu yorumu yapmıştı: “-Bilâl’e anlatır gibi- verdiğimiz ipuçlarından sonra” ifâdesinden, sakın ola ki, kimse kendine pay çıkarmasın!.. Fakirden başka uzatma işâreti kullanan adaş bilmiyorum...

Nâhit Hocamın şapka dizisine şapkam olsaydı çıkarırdım. Bu mevzûda ihtiyâç şedîd!.. Aslında bu işler çoktan geride kalmalıydı da şeytan taşlamaktan fırsat mı bulamadık ne..!? Çok vakit kaybedildiği ortada..Kanâatimce Osmanlıcaya çok daha fazla özen göstermeliyiz!.. 

Yoksa daha çook şapka ile yatar, şapka ile kalkarız.”

Müjdat Kardeşim, Bilâl Tunç ağabeyim “Bilâl’e anlatır gibi” deyiminden hiç rahatsız olmamışken size ne oluyor? İsminiz Bilâl de değil. Bu tür ifâdeler, verilmek istenen mesaj îtibariyle değerlendirilir. “Yan gel Osman...” deyiminden bütün Osmanlar alınacaksa, Temel fıkralarına cemî Temeller küsecekse yandık. Hele ne şehit ne de gázi olamayan Niyâzileri ne yapacağız?

Deyime vesîle olan zât-ı devletlûye sempatiniz var da üzüntünüze bu sebep olduysa bilmem. Ne ironi, ne mecaz, ne teşbih; dümdüz bir anlatım mı yeğliyorsunuz? Muhâkemât’ı, ESDE’yi okumadınız mı hiç? Gereksiz alınganlık sizinkisi.Kimseyi üzmek kastım da yoktu; bilesiniz. Hele gazetemiz okuru bir kardeşimizi asla.

Bir başka kardeşimiz de yorumuyla bize destek vermiş: “Bilâl’e anlatır gibi, bizde bir deyimdir...Çok da yerinde olmuş...”

“Bilâl’e anlatır gibi” deyiminden rahatsız olup yorum köşesine yazan bu kardeşimiz, gönderdiği mezkür tenkidin neşredilmeyeceğinden emin (!) olmalı ki yorumunu “…Editörün eleştiri mahiyetindeki bu tarz yorumları yayımlamaması, Yeni Asya’nın meşrû hürriyet düsturuna ters.” diye bitirmiş. 

Sû-i zan etmiş. Acele karar vermiş. Yorumu neşredildi; yorumuna yorumlar bile yapıldı işte. Gazetedeki bir avuç fedâkâr, büyük bir gayretle çalışmaktalar. İş çok; adam az. Biraz gecikmeler olabiliyor, o kadar. 

Neşredilmiş yazısı tenkid edilen yazarlarımızdan gücenip de “Aleyhte yorumları benim haberim/rızam olmadan basmayın!” diyen var mı bilmiyorum. Varsa hatâ ediyor. Ringe çıkan kişi, riskleri göze almış olmalıdır. Öven de olacaktır, yeren de. Elin ağzı torba değil ki… 

Cevap hakkın doğar, sen de yoruma yorumla mukábele edersin. Kasr-ı kelâmdan kaynaklanmış sehivler varsa tashih, yanlış anlaşılmış hususlar mevcutsa da tasrih edersin.

Koca Diyânet İşleri Başkanı “Hz.İsa’yı öldürerek” yaptığı gafı telâfî için ne yaptı? Cemaate duyurması için (hem de sabah namazında) bütün câmi imamlarına tâmim gönderdi; meğer Başkan, Hz. İsâ’yı taammüden değil, sehven öldürmüş! Ve minel acâib!

Sıra geldi şapkayla hitâma: “İLMİ vücutları Allah’ın ilminde mevcut olan varlıkları yaratmaktadır.”

Yazarımızın bu cümlesinde ne denmiş bir bakalım. 

Cümlenin tahlilini yapacağız. Dilbilgisine vâkıf herkes mezkür cümleyi görünen şekliyle şöyle tahlil eder; başka yolu yoktur:  “İLMİ vücutları Allah’ın ilminde mevcut olan varlıkları yaratmaktadır.”

Yaratmaktadır: Yüklem (fiil)

Fâili bulmak için soruyoruz: Yaratan kim/ne? 

Cevap: (onun) ilmi. Özne (fâil). (Tabii ki yanlış. Yaratan “ilim” değil.)

Nesneyi bulmak için soruyoruz: (Onun)ilmi, neyi yaratmaktadır?

Cevap: vücutları Allah’ın ilminde mevcut olan varlıkları. Belir(ti)li Nesne.

Şimdi de kelimeyi doğru, yâni şapkalı yazıp tahlil    edelim: “İLMÎ vücutları Allah’ın ilminde mevcut olan varlıkları yaratmaktadır.”

Yaratmaktadır: Yüklem (fiil)

Fâili bulmak için soruyoruz: Yaratan kim/ne?

Cevap: O. Gizli Özne (müstetir Fâil/tahtında müstetir hüve)

Nesneyi bulmak için soruyoruz: O, neyi yaratmaktadır?

Cevap: İLMÎ vücutları Allah’ın ilminde mevcut olan varlıkları. Belir(ti)li Nesne.

Diyoruz ki, “Şapkadan geçin, şapka deyip geçmeyin!

Okunma Sayısı: 1109
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Müjdat Bayar

    25.9.2024 16:47:03

    Kıymetli Nahit Bey'in bu yazı dizisinden epey istifade ettim. Müsâdeme-i efkâr iyidir. Allah razı olsun.

  • Nahit Topaloğlu

    25.9.2024 14:25:52

    Said Yüksekdağ kardeşimiz. Yorum köşesine hep övgü yapılacak diye kaide mi var? Tenkide tahammülü olmayan yazmayacak. Kanaatim o. Yazıya övgü de gelir, yergi de.Müjdat kardeşim "Bir özür borçlusunuz." diye yorum yazdı. Açıklamasından sonra hem hassasiyetini tebrik ettim, hem de Özür diledim. Fî emânillah!

  • Nahit Topaloğlu

    25.9.2024 14:17:37

    Müjdat Kardeşim, Açıklamanız için teşekkür ederim. “…devletlû Bilâl Bey'e sempatim olduğunu zannenederek hata etmişsiniz .Bir özür borcunuz var.” demektesiniz. “Deyime vesîle olan zât-ı devletlûye sempatiniz var da üzüntünüze bu sebep OLDUYSA bilmem.” şeklinde şartlı bir cümle idiyse de, hassâsiyetiinizin sebebini izah edince sizi takdir ettim, hem ÖZÜR diliyor, hem de açıkladığınız hassasiyetten dolayı da tebrik ediyorum. Bâki selam ve muhabbetler kardeşim.Fî emânillah!

  • Mehmet

    25.9.2024 12:33:47

    Kıymetli anlatımlarınızdan bir tashih de ben yapmak istedim Osman yerine Usman kullanılması daha iyi olacak Usmanlıcanın hakkını verelim hep beraber.

  • Müjdat Bayar

    25.9.2024 12:31:44

    Düzeltme işareti ve telaffuz konusunda ne kadar hassas olduğumu beni tanıyanlar bilir. Bütün yorumları cep telefonuyla yazıyorum. Bazen otomatik yazı devreye girince sehivler olabiliyor. İsmimi de zikrederek sert biçimde eleştirmişsiniz. Aynı kanaatteyim. Dinî değeri olan isimleri deyimlerde ve darbımesellerde kullanırken kılı kırk yarmalıyız. İsmim Bilâl olmasa da o deyimi sevmiyorum.

  • Müjdat Bayar

    25.9.2024 12:21:25

    Kıymetli yazar ağabey, devletlû Bilâl Bey'e sempatim olduğunu zannenederek hata etmişsiniz.Bir özür borcunuz var. Ben ilke olarak isimlerin menfi çağrışıma gelecek şekilde kullanımına karşıyım. Rıfat Ilgaz'ın Şaban ismine verdiği zararı biliyoruz. Bilâl ismine de halel gelmesini istemem. Bu, benim hassasiyetim.Size hürmetim var bundan dolayı konuyu uzatmayacağım.

  • Mustafa YALÇIN

    25.9.2024 10:40:45

    Teşekkür ediyoruz. “İlmî” bir değerlendirme.

  • Doğukan Pamir

    25.9.2024 06:04:31

    Sayın yazar! Şöyle bir vecize"bir nokta gözü kör eder "dillerde dolaşır. Osmanlıca yazılmış göz kelimesindeki noktayı kaldırdığımızda kör olur. Kelime göz diye okunurken bir tek noktayı kaldırmakla göz, kör olur.. Taban tabana zıt bir mana çıkar ortaya... O sebeple şapka veya bir nokta deyip geçmemeli....Arapça da dad hsrfindeki noktayı kaldırın, dad harfi sad harfine dönüşür... Kelimenin ifade ettiği mana da tamamen fatklılaşır... Neyse iyi, güzel, hayırlı ve yol gösterici yazılara devam... Vesselâm.... Ayrıca bazı ifadelerden de fazlaca alıngan olmamak lazım...

  • Necati

    25.9.2024 00:45:49

    Anladık garı, şapka deyim geçemeyeceğiz. ;)

  • Said Yüksekdağ

    25.9.2024 00:24:04

    "Neşredilmiş yazısı tenkid edilen yazarlarımızdan gücenip de “Aleyhte yorumları benim haberim/rızam olmadan basmayın!” diyen var mı bilmiyorum. Varsa hatâ ediyor. Ringe çıkan kişi, riskleri göze almış olmalıdır. Öven de olacaktır, yeren de..." demişsiniz. Evet böyle bir yazarımız var (adı bende saklı kalsın). Yazısına yaptığım "tebrikle birlikte merak ettiğim bir hususu" sorduğum yorumum önce yayımlandı. Bir süre sonra soruma cevap vermiş mi diye bakayım derken yorumumun kaldırıldığını gördüm. Meğer öğrendim ki yazarımız yorumu kaldırtmış. Halbuki eleştiri dahi yapmamıştım. Dediğiniz gibi bütün yazarlarımız riskleri göze almalı, övgüye de yerilmeye de açık olmalı. Vesselam.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı