"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Anlatım Bozuklukları-2 - Şapka Deyip Geçmeyin-21

Nahit TOPALOĞLU
10 Ekim 2024, Perşembe
Gereksiz kelime kullanmak (devam)

Kitâbette İsm-i Hakîm’in tecellisi, iktisâda riâyetle tezâhür eder. 

“İsrâfa, devlet(lûmüz)çe ‘itibar’ nâmı verilmiş bir memlekette, yazıda iktisâdı kim takar?” derseniz; ne diyeyim? Şiire istidadım yok ki Kâmî gibi derdimi mısrâlara dökeyim:

“Güle gûş ettiremez yok yere bülbül inler 

Varak-ı mihr ü vefâyı kim okur, kim dinler”

★★★

En sık rastladığımız anlatım kusuru, kalem ishaline mâruz kişilerin laf salatalarıdır. Cümleye bir anlam nüansı katmıyorsa, kullanılan kelime gereksizdir. 

Zevâhiri kurtarmak için laf kalabalığıyla “sıyırmak”, politikacılar için bir mahâret (!) sayılsa da, kitâbette kahrı çekilecek şey           değildir.

Kelimenin lüzumlu olup olmadığını tespit, kimi cümlelerde pek kolay ise de bâzı cümlelerde        müşküldür.

Aşağıda, büyük harfle yazılan ibârelerin, çift ise biri, değilse tek olanı gereksizdir, çıkartılabilir.(İkileme varsa tek kelime gibi değerlendirin.)

İslâmî TERBİYE ve EĞİTİM almayan insanlar…

• Muğla yöresindeKİ ÇIKAN yangınlardan…

• Kaan aparta girer girmez İÇİNİ çok beğendi.

• Kavga KARŞILIKLI küfürleşmelerle başladı.

• Yatmadan önce filmi KENDİLERİNCE eleştirdiler.

• AHLÂKÎ ve ETİK değerlerin…

• “Ne kadar az geliyorum buralara!” diye KENDİ KENDİNE hayıflandı.

•  Yazıda Türkçe kurallarını hiçe sayan bir hayli      İMLÂ ve YAZIM  hatâları var.

• Bu, kendi resimleri için açtığı ilk KİŞİSEL sergisi olacağı için çok heyecanlıydı.

• Recep, kendisinden önce gelmiş ve her zamanki OTURDUKLARI yerde oturuyordu.

• Kaan TÜM bu derin düşüncelere dalmıştı ki…         

• Kaan DAHA aparta girer girmez çok beğendi.

• Sevda’nın ne kısırlığı KALMIŞ ne de kadınlığı    kalmıştı. 

• Bilenler bunu söylemeyip SUSSA gizleseler…

• Bu HAKSIZ hukuk katliamlarına ve meymenetsiz medya taarruzlarına...

• Mümin, Müslüman ve muvahhid EHLİNİN en büyük gayesi… (muvahhidlerin)

• Bir iş VE OLAYA başlamak yol almak ve netice almak ister insanoğlu.   

★★★

Üniversite giriş imtihanlarında “Hangi seçenekte gereksiz sözcük kullanılmamıştır?” gibi sorular sorulur ki bâzıları oldukça terletecek ustalıkta olabiliyor. Her seçenekte gereksiz gibi görünen kelimelerin içinden “–miş gibi“ olanı, hakikaten “lüzumsuz” olanlardan ayırabilmek için ter dökmek gerekebiliyor.

• Yaptıklarını KENDİ ağzıyla itiraf etti. 

KENDİ sözünün gereksiz olduğunu ilk mektebi bitirmiş sıradan bir talebe dahi tasdik eder. Peki, şu şekline ne dersiniz?

• Yaptıklarını AĞZIYLA  itiraf etti. 

AĞZIYLA sözü lüzumlu mu, değil mi? (İlgilenen 

okuyucularımız yorum köşesine bu sorunun cevabını –gerekçesiyle- yazabilirler.)

Cevap doğru veya yanlış olur; o ayrı mesele ama ilki kadar rahat cevap verilemeyeceği de âşikâr.

Tashihte muhatap olduğumuz bir yazıda (imlâsına hiç dokunmadan yazıyorum) şöyle bir cümle vardı:  

“…2 Milyar’ı aşkın, mütecâviz Müslüman yaşıyor.”

Yazar, gereksiz kelime kullanmakla mı, Müslümanlara bühtan ile mi itham edilmeli? Yazarımızın elbette bu kadar Müslümana iftira maksadıyla yazmadığı açık. Biz, iktisada riâyet edilmemiş, gereksiz söz kullanılmış diyelim. 

Yorum köşesine cevap yazabileceğiniz ikinci soru da şu olsun:

Cümle iki şekilde düzeltilebilir. Fakat yazarımızın müfteri durumuna düşmüş olması da nereden çıktı? Ne alâka? 

★★★

Şimdi 6 cümle yazacağız. Bu cümlelerde bir anlatım kusuru var mı, yok mu? Varsa hangi cümle(ler)de? (İsteyen okurlarımız, tamamı bozuksa “hepsi”, hatâ yoksa “hiçbiri”, biri veya birkaçı bozuksa cümle numaraları ile, yorum köşesine ya da e-postama cevap yazabilirler.)

1. Bu ağır işin üstesinden gelebilecek, sağlıklı ve sıhhatli biri aranıyor.

2. Bahçede oynayan neşeli ve şen talebeler, yaşama sevinciyle doluydu.

3. Güçlü kuvvetli hamallar, çabucak kamyonu    boşalttılar.

4. Köpekler hücum edip saldırınca adamcağız nasıl kaçmıştı görseniz.

5. Oraya kadar yaya yürüyerek gitmemi istemeyeceksin sanırım.

6. Fiyatlar çok pahalı olduğu için satışlar çok durgun.

★★★

Sıra geldi şapka ile hitâma: 

“…Bu olursa vatanseverlik de DİĞERKAMlık da kendiliğinden olur. ”

Vatanseverliği netice veren şey, elbet müstahsendir ama aynı durumun “şaman” lar arasında bir huzursuzluk çıkarmasını da istemeyiz canım! Onlar da Allah’ın kulu. Üstelik kutsal addedilmekteler…

Vatanseverlik ve DİĞERKÂMlığın  tatlı sert zevkini yaşamak pek güzel, çok hoştur elbet. Bir hukukî mahzuru da olmamalı. Fakat şamanlığın da, şamanlara düşkünlüğün de bizim memleketimizde ilke ve inkılaplarımıza, husûsan ceza kanunlarımıza dokunan yönü var mı, diğerKAMlığı yasaklayan bir kanun mevcut mu, hukukçularımıza, Ahmet Battal kardeşimize sormak lâzım. Şamanlık da 677 sayılı kanunun şumûlüne girmekte mi? 

Kam: Şamanizm inanışında âyinleri yöneten ve ruhlarla ilişki kurduğuna, bu yolla hastaları kalıcı olarak iyileştirdiğine, işlerde istenen sonuçların alınmasını sağladığına inanılan kimse, şaman.

Ne diyoruz? Şapkadan geçin, şapka deyip geçmeyin!

Okunma Sayısı: 1195
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Nahit Topaloğlu

    10.10.2024 18:02:15

    Kardeşler, yoruma veya e postama gelen cevaplar, sorular, yorumlar Şapka Deyip Geçmeyin 21'e bir müstakil ek yazıyı icap ettirdi. Soruların doğru cevapları da bu ek yazıda verilecek inşâallah! Yorum yazan bütün okurlara teşekkürlerimi arz ediyorum. Fî emânillah!

  • yılmaz

    10.10.2024 15:48:41

    Yazmayı sevenler için kulaklara küpe bir yazı daha. Yazmakta bir sanat. az kelime ile çok şey anlatmak.. bu kaideler dikkate alındıktan sonra 'kararınca kelime' yazanın kalemini, okuyanın dimağını yormayacaktır. verilen örneklerde ki fazlalık kelimeler çıkarılınca yazı da hafifliyor. altı cümlenin altısında da tekerrür eden kelimeler mevcut. bir husus daha var ki; söz-yazı uzatmak, derdin büyüklüğünden olabilir. usule uygun olmayabilir ama söz-yazı sahibinin ihtiyacından kaynaklanabilir. bu nevi durumlar aramızda hoş görülebilir. Lakin matbuat lisanında 'usul esastan mukaddemdir'. Not: Yazarken kelimeleri sile sile yazdım. Ahh Nahit abi ne hallere düşürdün bizi :)

  • Ahmet Sait Şahan

    10.10.2024 10:55:12

    Hepsinde vardır.

  • HASAN DOĞAN

    10.10.2024 10:15:12

    1. Bu ağır işin üstesinden gelebilecek, sağlıklı ve sıhhatli biri aranıyor. 2. Bahçede oynayan neşeli ve şen talebeler, yaşama sevinciyle doluydu. 3. Güçlü kuvvetli hamallar, çabucak kamyonuboşalttılar. 4. Köpekler hücum edip saldırınca adamcağız nasıl kaçmıştı görseniz. 5. Oraya kadar yaya yürüyerek gitmemi istemeyeceksin sanırım. 6. Fiyatlar çok pahalı olduğu için satışlar çok durgun. hepsi doğru yazılmış sayın ağabey....

  • Hikmet Günaydın

    10.10.2024 10:09:44

    Altı cümlenin altısında da fazladan kullanılmış kelimeler var

  • Özkan

    10.10.2024 07:08:00

    Yaptıklarını AĞZIYLA itiraf etti. Bu cümlede ağzıyla demese farklı bir mana çıkmaz zifa itiraf ya yazılı veya sözlü olur

  • Cemal Özkaya

    10.10.2024 06:13:23

    1- sağlıklı ve sıhhatli 2- neşeli ve şen 3- güçlü kuvvetli 4- hücum saldırınca 5- yaya yürüyerek 6- Eş anlamlı kelimeler biri fazlalık

  • Cemal Özkaya

    10.10.2024 06:04:47

    "Yaptıklarını itiraf etti" yeterli bence. Çünkü ahraz olduğu belirtilmediğine göre işaret diliyle itiraf ihtimali gözükmüyor. "Mütecaviz" derken düşünülmeden yazılmış olarak kabul edilip o kelimenin fazlalık olduğu belirtilir.

  • Aadurrahman AYDIN

    10.10.2024 02:19:37

    SÂLİSEN: Neden biz mananın en az kelime ile anlatılmasına odaklanıyor ve doğrusunun bu olduğunu sanıyoruz? Evet, bu hakikaten doğru bir tavır ama eksik! Hani makam, hani muhatap, hani maksat? İşte bu üç faktör devreye girdiğinde manayı bazen az kelime ile (îcâz) değil, aksine çok kelime ile (itnap) ifade etmek müstahsen hâle gelebiliyor. Dolayısıyla: 1. MAKAM (Dostumuza sevgimizi gösterme pozisyonumuzda sözü uzatırız 🙂). 2. MUHATAP (Açıklamamızı reddeden ön yargılı birine karşı sözü uzatırız). MAKSAT (Sadece İslâm'ı değil, onun ortak medeniyet dilini de öğretmek istediğimiz zaman da müterâdif kelimeleri kullanarak sözü yine uzatırız ki, bunu Üstad da yapıyor.) Ben de uzattım (MI) Azizim! 🙂 Bunlar numunelerdi, başka gerekçeler de var. Yalnız siz yine MÛCİZ yazmaya devam edin, A.R.O.

  • Aadurrahman AYDIN

    10.10.2024 01:52:53

    SÂNİYEN "Yaptıklarını AĞZIYLA itiraf etti" cümlesi -fazlası şöyle dursun- eksiği olan bir cümle gibi duruyor. Ben olsam "Yaptıklarını VALLAHİ KENDİ AĞZIYLA itiraf etti" derdim. Çünkü bu makamda, belli ki muhatabımız, bahsettiğimiz kişi hakkındaki iddiamızı, bize ait görüp reddediyor. Yani MUHATAP 1. Hâliyü'z-zihin (nötr) değil. Öyle olsaydı en yalın ifade ile beyan ona ve manaya kâfî gelirdi. 2. Mütereddit dahî değil. Öyle olsaydı te'kid mahiyetinde tek bir kelime ilavemiz yeterdi. 3. Muhatabımızın münkir olduğuna nazaran ondaki bu inkârı izale için ayrıca yemin ilavesi dahî lüzumlu hale geliyor. İşte buna itnap yani gereksiz fazla kelime kullanmak denilmiyor. Çünkü o fazla kelimelere mananın değil ama muhatabın ihtiyacı var. Bunlar benim yorumlarım değil, İLM-İ BELÂĞAT'ın kâidelerindendir.

  • A. AYDIN

    10.10.2024 01:21:14

    Öncelikle bu tür eğitici yazılarınızdan dolayı sizi tebrik eder ve bu minval üzere yazılarınızın devamını dilerim.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı