"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Sevginin rengi

Misbah ERATİLLA
10 Temmuz 2024, Çarşamba
Müdürün oda kapısını çaldı ve içeri girdi. Müdür koltuğundan kalktı, misafirine hoş geldin diyerek tokalaştı ve ona oturması için yer gösterdi. Sonra çay istedi.

Gelen misafir 2-F sınıf öğrencisi Âdem’in babası olduğunu söyledi. Müdür öğrenci velisine nasıl yardımcı olabileceğini sordu. Öğrenci velisi çayını yudumladıktan sonra bir müddet bekledi söze nasıl başlayacağından emin değildi. Kelimeler ağzında güneşin vurduğu kar taneleri gibi eriyip gidiyordu. Sonunda “Müdür bey nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum. Oğlum birkaç gündür okula gelmek istemiyor. Onu bu okuldan başka bir okula almamı istiyor. Birkaç gündür oğlumu sınıfında kalması için bir türlü ikna edemedim. Belki onu birkaç gün daha sınıfında tutabilirim. Ne yapacağımı bilemiyorum şaşırıp kalmışım. Bana bu konuyu müdürle görüşsen iyi olur dedikten sonra size geldim” dedi.

Müdür “Çocuk niçin sınıfına gelmek istemediğini söyledi mi?” dedi. Öğrenci velisi; “çocuktan anladığım kadarıyla öğretmeninin onu sevmediğini diğer çocukları sevdiğini söylüyor. Sınıf onun için bir kâbusa dönüşmüş. Geceleri uyuyamıyor sürekli ağlıyor” dedi. Müdür öğrenci velisini sonuna kadar dinledi. Müdür 2-F sınıf öğretmenini düşündü. Öğretmen eğitime yıllarını vermiş çalışkan ve dürüst biriydi. Çocuklarla arası da iyiydi. Öğrencisinin onu sevmediği için sınıfından ayrıldığını öğrenirse uzun süre kendini toparlayamayacağını iyi biliyordu. Bir yandan da sınıfta azap içinde çocuğu düşündü. İşinin zor olduğunu biliyordu. Her şeyden önce çocuğunu kurtarmak, bir yandan da öğretmeni bataklığa itmemek gerektiğini biliyordu.

Müdür öğrenci velisine; “İyi ki durumu bana anlattınız. Şimdi sizden bir ricam olacak. Bu gün günlerden Salı, haftaya Salı gününe kadar çocuğun sınıfa devamını sağlayın sonra istediğiniz zaman gelin çocuğunuzu başka bir okula götürebiliriz?” dedi. Veli izin isteyerek biraz da rahatlamış tebessümle okuldan ayrıldı.

Müdür 2-F sınıf öğretmeni Yakup öğretmeni hemen odasına çağırdı. Yakup öğretmen kapıyı çalıp içeri girdiğinde kafasında yüzlerce soru vardı. Müdür beni niye çağırdı ve önemli bir durum mu var düşüncesiyle tereddütlü bir sesle selam verdi. Müdür oturması için yer gösterdi. Yakup öğretmen, müdürle yaklaşık on yıla yakın bir süredir sorunsuz birlikte çalışıyordu. Ayrıca bir birlerini iyi tanıyorlar ve saygıda kusur etmiyorlardı.

Müdür Yakup öğretmene; “Yakup bey okuldaki eğitimin kalitesini artırmak için senin sınıfınla bir çalışma başlatmak istiyoruz. Sizin içinde bir sakınca yoksa hemen bu önümüzdeki derste başlayabilirsiniz” dedi. Yakup öğretmen “nasıl bir çalışma müdür bey” dedi. Müdür; “Yakup Bey bir hafta boyunca ders işlemeyeceksiniz. Okul bahçesinde tüm öğrencilerinizi kapsayacak top oynayacaksınız. Sınıf içinde eğlenceli şarkılı oyunlar oynayacaksınız. Bir de o hafta içinde çocuklara çeşitli hediyeler vereceksiniz. Masraf olursa okul olarak karşılayabiliriz. Bazı günler birlikte kahvaltı yapılacak imkânı olmayan çocuklara ikramda bulunulacak. Çocuklarla yakınlık kurarak yüzlerini güldürmeye çalışın. Böylece bu hafta süresince sevgi depolarını tıka basa dolduralım. Bir hafta sonra bakalım çocuklarda ne gibi bir değişiklik olmuş. Bu uygulamayı sizi en yakın arkadaşım ve değer verdiğim bir öğretmenim olduğunuz için yapıyorum. Bu çalışma aramızda kalacak dedikten sonra Yakup öğretmen; “Müdür bey tamam ben hemen uygulamaya gidiyorum” diyerek odadan çıkıp gitti. Yakup öğretmen sınıfa gittiğinde üçüncü ders başlamış bir kısım öğrenci defter ve kitaplarını çıkarmıştı, bir kısmı da çıkarmak üzereydi. Yakup öğretmen sınıfa girdiği gibi; “Çocuklar bu gün çok yoruldunuz kitap ve defterlerinizi kaldırın. Yanında topu olan varsa alsın herkes okul bahçesine” dedi. Öğrenciler şaşırmıştı, öğretmenleri çoğu zamana beden eğitimi dersin yerine dahi matematik işliyordu. Bahçeye çıktıkları çok nadir olmuştu. Herkes pür dikkat öğretmenin gözlerine baktı.

Öğretmen; “Hadi çocuklar dışarı” deyince yaydan çıkan ok gibi çocuklar dışarı çıktılar. Çift kale top oynamak için iki takım kuruldu. Öğretmen “ben de oynayacağım” diyerek bir tarafa geçerek maç başladı. Top oynamayan çocuklar tezahürat ve alkışlarla oyuna katkıda bulundular. Sonraki derste kısa mesafe koşular düzenlendi ve ilk üçe girenlere hediyeler dağıtıldı. Diğer derste erkek ve kızlar arasında ip atlama yarışması yapıldı. Dereceye girenlere ödül olarak çikolata verildi. Öğrenciler olanlara inanamıyordu. Artık tüm oyunlara öğretmenleri de katılıyordu. O gün öğrencilerin keyiferine diyecek yoktu. Her öğrenci öğretmene bir oyun arkadaşı kadar yakın olmuştu. Son zil çaldığında öğrenciler mutlu bir şekilde evlerine dönerken daha şimdiden yarını dört gözle beklemeye başladılar.

Ertesi gün sabah 2-F sınıfı öğrencileri okula erken gelmişti. Her öğrenci farklı renkte forma, ayakkabı ve eşofman giymişti. O gün sınıfta birkaç ders müzikli oyunlar oynandı. Taklitler yapıldı. Sınıftaki gülme sesleri okul bahçesinde işitiliyordu. Yakup öğretmen oturduğu sandalyeden kalktı; “çocuklar hepinizi çok seviyorum, sizinle çok mutlu günler geçiriyorum. Bu gün içimde geldi size öğle yemeği olarak herkese bir lahmacun istedim” deyince sınıfta alkış tufanı kopmuştu. Kısa bir süre sonra kapı çalındı poşetler içinde lahmacunlar geldi. Çocuklar büyük bir iştah ve neşe içinde lahmacunları yendiler. Çöpleri toplanarak çöp kutusuna atıldı. Böylece 2-F sınıfı bir hafta boyunca öğretmenleriyle hiç kimsenin koparamayacağı bir sevgi bağı kurulmuştu. Çocuklar bir hafta boyunca öğretmenlerinin onları çok sevdiğini yaşayarak gördüler. Böylece her çocuğun yüreği sevgiyle dolup taştı. Nihayet 2-F sınıfının bir haftalık uygulaması sona ermişti.

Bir hafta sonra öğrenci velisi müdürün yanına geldi. Müdür bey çocuğu alabilir miyim dediğinde. Müdür tabi alabilirsin dedi. Veli sevinç içinde 2-F sınıftaki çocuğunu almaya gitti. Öğretmenden izin alarak çocuğunu dışarı çağırdı. “Haydi, oğlum seni başka bir okula götürmeye geldim” dediğinde çocuk; “Hayır baba ben sınıfımı ve öğretmenimi çok seviyorum” dedi. Öğrenci velisi bu cevaba şaşırmıştı. Biraz bekledi tamam sonra evde konuşuruz diyerek gitti.

Yakup öğretmen neler olduğunu hiçbir zaman öğrenemedi. O haftadan sonra öğretmenin öğrencileriyle arası gözle görülür bir şekilde çok daha iyi olmuştu. Öğrenci velisi çocuğunun sınıfından ve öğretmeninden ayrılmak istememesine bir anlam verememişti. O günden sonra 2-F sınıfında sevgi her şeyin rengini daha güzele çevirmişti.

Okunma Sayısı: 1724
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • İhsan Erdoğan

    10.7.2024 19:20:11

    Misbah hocam, eğitime çocukları adapte etmenin meğerse başka yolları da varmış. Sevgi gibi....

  • selma

    10.7.2024 17:47:09

    Çok güzel bir makale olmuş. Tebessüm ederek okudum.

  • Atilla ÖZÇELİK

    10.7.2024 14:50:36

    Değerli hocam çok teşekkür ederim. Sağlıklı nice yıllar dilerim.

  • HÇeşitcioğlu

    10.7.2024 12:53:31

    Misbah hocam ehlen sehlen ya hacım.

  • ihsan.pilatin

    10.7.2024 08:57:25

    Allah razı olsun, Hocam. Rabbim kalemin güç versin.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı