Bediüzzaman talebeleriyle taksi ile Isparta’dan Urfa’ya geldi ve İpek Palas Oteli’ne yerleşti. Talebelerine: “Hulusî’nin memleketinden, ona yakın birisi var burada onu bulun” dediği Hafız Ömer, Eskişehir’de Bediüzzaman’ı ziyaret etmiş ve duasını almış biriydi.
Bediüzzaman Urfa’ya geldiğinde Hafız Ömer Ramazan ayı boyunca diyanet tarafından gezici vaiz olarak Urfa’da görevlendirilmişti.
Bediüzzaman’ın Urfa’da İpek Palas Oteli’ne geldiğini duyun Hafız Ömer otele gitti. Otelin etrafı asker ve polislerle çevrili olduğundan ne yaptıysa ziyaret imkânı bulamadı. Mahzun ve düşünceli otelin etrafında dolaşmaya devam etti. “Nasıl Bediüzzaman’ı ziyaret edebilirim” diye çaresizlik içinde bocalarken aniden bir komiser eline yapışarak öptü ve ona sarıldı. Hafız Ömer bu durum karşısında afalladı. “Memur bey ben sizi tanıyamadım” deyince Komiser; “Hocam ben senin akraban Tevfik, beni nasıl tanımadın?” deyince Hafız Ömer; “Tevfik sen misin? Senin çocukluğunu bilirim, büyümüş komiser olmuşsun!” dedikten sonra komisere “Bediüzzaman’a nasıl ulaşabilirim” diye sordu. Komiser: “O kolay hocam, ben seni hemen götürürüm” diyerek onu otele Bediüzzman’ın kaldığı odaya kadar götürdü. Hafız Ömer o gün otele girdikten sonra diğer zamanlardaki girişler de ona serbest oldu.
Hafız Ömer Bediüzzaman’ın Urfa’da kaldığı son günler içinde birkaç defa daha ziyaretinde bulundu. Talebeleri gece yarısından sonra Bediüzzaman’ın vefat edip etmediğini anlamadıklarından Hafız Ömer’e haber verdiler. Hafız Ömer hemen odaya geldi ve kontrolden sonra Bediüzzaman’ın vefat ettiğini talebelerine söyledi. Daha sonra yıkama ve kefenleme işlerinde de bulundu.
Bediüzzaman Barla Lâhikasında Hafız Ömer’le ilgili: “Mahallenizin imamı Hâfız Ömer Efendi’ye selâm et ve de ki, ben onu kabul ettim. Talebelik şartlarını da ona söyle. Pederiniz ve Fethi Bey ve Hoca Abdurrahman, Sözler’i ciddî dinlemeleri beni çok mesrur ediyor. Ben onlara dua ediyorum. Onlar da bana dua etsinler. Seyda namındaki zat, pederinizin intisap ettiği zat değil, ondan evvel gelmiş iştihar etmiş mühim bir zattır. Başta Sabri, Süleyman, Tevfik, bütün ihvanlar size selâm ediyorlar” diye yazar. Başka bir mektupta: “İnşallah tam bir arkadaş, bir muhatabın olan Hafız Ömer, Risale-i Nur’un intişarına mühim bir vasıta olacak ki; her mektubunda onu ciddî alâkadar görüyorum” diye yazdı. Devamında “Başta pederiniz, Fethi Bey ve Hoca Abdurrahman, İmam Ömer, Kemaleddin gibi dostlara selâm ve dua ediyorum ve dualarını istiyorum” diye yazdı.
Hulusî Yahyagil Bediüzzaman’dan gelen mektupları yakın dostu Hafız Ömer’e okutur ve gelen risaleleri verirdi.
Bediüzzaman: “Ömer Efendi risaleleri kürsüde kendi malı gibi neşretsin, anlatsın” diye vasiyet etti. Hafız Ömer son nefesine kadar güzel hitabesi, düzgün ifadesi ile vasiyet edilen Risale-i Nur’dan vaazlar verdi.
Hafız Ömer Hulusî Yahyagil’in en yakın ders muhataplarından biri idi. 1960 yılında Elâzığ müftüsü oldu ve vefat tarihi olan 1981 yılına kadar 21 yıl bu görevde kaldı. 79 yaşında Elâzığ’da vefat edince Harput’ta kadim dostu Hulusî Yahyagil’in kabrinin yanına defnedildi.
Kaynak:
Ömer Özcan, Ağabeyler Konuşuyor-5, s. 457-162.