"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Görev adamı

Misbah ERATİLLA
18 Ekim 2024, Cuma
Bediüzaman Emirdağ’da kaldığı odasında zile bastı. Zilin sesini duyan Zübeyir hemen içeri girdi.

Bediüzzaman: “Hemen acele sağlam bir sepet bul getir, kapaklı olsun” dedi. Zübeyir çarşıya koşarak gitti, bir sepet bulup getirdi. Bediüzzaman Zübeyir’e “Risale-i Nur kitaplarını sepetin içine yerleştir ve bir iple sıkıca bağla” dedi. Zübeyir kitapları aldı, sepete tek tek yerleştirdi ve sıkıca bağladı. 

Kısa bir zaman sonra bir ziyaretçi kapıyı çaldı. Zübeyir kapıyı açtı. Ziyaretçi, “Ben Çaldıran’dan geldim, Üstad’ı ziyaret etmek istiyorum” dedikten sonra Zübeyir “Biraz bekleyin” dedi.  Zübeyir odaya gitti “Üstad’ım biri geldi size selâm vermek istiyor” dedi. Bediüzzaman, “Hemen gelsin” deyince ziyaretçi odaya geldi. Bediüzzaman, “Kardeşim tam zamanında geldin. Benim İran’da bir talebem var. Oranın en büyük âlimidir. Bu sepeti ona vereceksin” dedi. Ziyaretçi Bediüzzaman’dan sepeti ve ne yapacağını öğrendikten sonra “Peki Üstad’ım” diyerek oradan ayrıldı.

Aradan bir zaman geçti. Bir gün Çaldıranlı ziyaretçinin bir arkadaşı Bediüzzaman’ı ziyarete geldi. Bediüzzaman risalelerin yerine varıp varmadığını sordu. O zat, “Çaldıranlı arkadaşımın çok güçlü, kuvvetli ve hızlı bir atı vardı. Emaneti İran’a götürmek için atını hazırladı. Önce atın heybesinin bir tarafına Risale-i Nurlar’ı, diğer tarafına da yolculukta yemek için yiyecekleri doldurdu. Hazırlığını yaptıktan sonra yola çıktı. At sırtında sınıra geldi. Tam sınırı geçecekti ki, nöbetçi askerler onu gördü. Emaneti askerlere kaptırmamak için atını daha da hızlı sürdü. Askerler kaçağı durdurmak için ateş etmeye başladı. Çaldıranlı Askerlere yakalanmamak için atı daha da hızlı sürdü. Atı uçar gibi yoluna devam etti. Askerler atın durmadığını görünce arkasından ateş etmeye başladılar. Kurşunlar Çaldıranlı’nın solundan, sağından geçtiği hâlde hiç biri ona isabet etmedi. Çaldıranlı emaneti yerine teslim etmek için yüzde yüz ölümü göze alarak, atını tüm gücüyle askerlerin arasına sürdü. Sınırı büyük bir tehlike atlatarak İran topraklarına geldi. Risaleler’e canı pahasına sahip çıkmıştı. Çaldıranlı Bediüzzaman’ın âlim talebesini buldu. Emanet Risale-i Nurlar’ı gönül hoşluğu içinde teslim etti. Âlim Risale-i Nurlar’ı aldığına çok memnun olduğunu Çaldıranlı’ya söyledi. Çaldıranlı sonra yola koyuldu. Sınırın askerlerle tutulduğunu düşünerek dönüşünü sınırın başka bir yerinden yurda girişi yaptı” diye anlattı. Bediüzzaman risaleler yerine ulaştığından memnuniyetini bildirdi.

Bediüzzaman şartların çok ağır olmasına rağmen azmi ve cesaretiyle hiç korkmadan ve çekinmeden Risale-i Nurlar’ı yazdı ve neşretti. Aynen onun gibi Nur talebeleri de korkmadan, cesaretle risalelerin okunması ve dağıtılması hususunda Bediüzzaman’ı örnek alarak tüm zorlukların üstesinden geldiler.  Bediüzzaman’a layık “Nur talebesi” unvanını aldılar.

Kaynak: 

İhsan Atasoy- Zübeyir Gündüzalp, s. 61-62. (Ahmet tanyelinin arşivinde)

Okunma Sayısı: 306
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı